Sanatçı Yasemin Şen, Selçuklu medeniyetinin derin izlerini taşıyan Ahlat Selçuklu Mezar Taşları'ndan ilhamla şekillenmiş çağdaş takı tasarımlarını bir araya getirerek "Kültürün Yansıması, Takıların Hafızası" sergisini açtı. Sanatçı geçmişin takı izlerini üç boyutlu yazıcıdan çıkararak anlamlandırdı, tasarımları elleriyle metale işledi.
Hem üç boyutlu yazıcı hem de el işçiliği kakma kabartma tekniğini kullanan Yasemin Şen, metallere motif tasarımlarını ince işçilikle elleriyle işledi. Bitlis'in Ahlat ilçesinde yer alan tarihi taşların, yalnızca birer mezar taşı değil; aynı zamanda bir dönemin estetik anlayışını, inanç dünyasını ve kültürel kimliğini yansıtan eşsiz belgeler olduğunu vurgulayan sanatçı Yasemin Şen, "Bu meyanda sergide yer alan eserler, kültürel belleği görünür kılmayı, hatırlatmayı ve hafızalarda canlı tutmayı amaçlamaktadır. Takı, tarih boyunca sadece bir süslenme unsuru değil; kimliğin, aidiyetin, toplumsal statünün ve inancın sembolü olarak da işlev görmüştür. Çalışmalarımı da bu çok katmanlı anlam dünyasına odaklanarak, takıyı bir kültürel kimlik göstergesi olarak ele aldım. Selçuklu'ya özgü motiflerin çağdaş yorumlarla yeniden hayat bulduğu her parça, geçmişin izlerini bugünün estetik diliyle buluşturdu" diye konuştu.
"Eserler üç boyutlu yazıcıdan çıktı"
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi yüksek lisans mezuniyet sergisinin kendisi için heyecan dolu olduğunu ve karşılaştığı ilgi nedeniyle mutlu olduğunu vurgulayan Yasemin Şen, "Eserler üç boyutlu olarak, ince işçilikle ve büyük bir özenle üretildi. Geleneksel zanaatkârlık teknikleri ile çağdaş sanatın anlatım biçimleri bir araya getirilerek, geçmiş ile gelecek arasında anlamlı ve güçlü bir köprü kurulmuştur. Her bir tasarım, taşıdığı semboller aracılığıyla izleyiciyi Selçuklu kültürünün zenginliğine ve bugünkü yansımalarına dair derin bir düşünceye davet eder" dedi.
Your browser doesn't support HTML5 video.