AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaskani ve AK Parti Genel Baskani Recep Tayyip Erdogan baskanligindaki MYK toplantisi sonrasi önemli açiklamalarda bulundu. Darbe imalarina iliskin degerlendirmede bulunan Çelik, “Türk siyasi tarihi açisindan muhakkak kayitlara geçmesi gereken bir tartisma yasadik. Bugün bir internet sitesindeki bir yazarin Cumhurbaskanimizi bir merhum Basbakan Menderes’in akibeti ile tehdit eden bir yazinin çikmasina varan bir süreç. Aylar evvel askeri bir bürokratin yüce meclise saldirisi ile basladi bu dönem. Meclisin yasa yapma hakkini gasp eden bir yaklasim ortaya koydu. Arkasindan çok bildigimiz bir sey vardi. Türkiye’de belli odaklar, bunlara ben demokrasiyi felç etme örgütü diyorum, bunlarin bazilari bazi barolarda, derneklerde, partilerde olurlar. Bunun en acisi tabi yüce meclis çatisi altindaki bazi milletvekillerinin bu demokrasiyi felç etme örgütünün gönüllü militanlarinin olmasidir. Bunlar bildikleri yola basvurarak yine bir rejim tartismasi açmaya çalisiyorlar. Seçilmis cumhurbaskanligi makamina milletin oyunu begenmeyerek saray rejimi demeye basladilar. Bu saray rejimi tartismasini çok uzun zamandir yapiyorlar. Bu bizim bildigimiz bir yöntem, mücadele ettigimiz bir yöntemdir. Türkiye’nin demokrasi mücadelesinin önündeki en büyük fitnelerden, engellerden bir tanesidir. Meclis iradesine saldirarak baslayarak bu süreç arkasindan bazilarinin antidemokratik müdahaleleri dillendirerek basladi. CHP’de grup baskanvekilinden il baskanina kadar antidemokratik imalarda bulunarak örnegin söyle bir cümleyi Türkiye’deki siyasi tarihin idrakina sahip, Türkiye’deki yasanmis ödenmis bedellerin vicdanina sahip hiç kimsenin kurmamasi gerekir. Bu iktidar seçimle ya da baska bir sekilde gidecek cümlesi. Bir iktidari seçimle göndermek istemek her muhalefetin demokratik hakkidir. Ama seçimle ya da baska yollarla gidecek demek bunun Türkiye tarihindeki anlami bellidir. Bu millete karsi silah çekmenin milletin iradesine karsi suikast girisiminde bulunmanin referansidir. Maalesef bugün bunun halen bu cüretle yapiliyor olusu esasinda demokrasimizi ve biricik cumhuriyetimizi korumak konusunda ne kadar teyakkuzda olmamiz gerektigini bize bir kere daha söylemektedir” ifadelerini kullandi.Kiliçdaroglu’nun, “darbeden bahsedilmesini dogru bulmuyorum” açiklamasina yönelik Çelik, “Biz de bunu söylüyoruz. Aylardir çesitli örnekler veriyoruz. Sadece bu korona virüs sonrasi degil, öncesinde de su milletvekiliniz, sözcünüz, mensubunuz darbe çagrisi yapiyor, ya da bu son 10 gündür bunlarda bulunuyor, bunlara karsi bir sey söyleyecek misiniz diye, bunlara karsi bir sey söylenmiyor. Biz demokrasimiz ve cumhuriyetimiz konusunda ki hassasiyetle bunlari gündeme getirdigimizde de bu tartismalari niye yapiyorsunuz baska seyleri mi örtbas etmek istiyorsunuz diyorlar. Biz asil bu cunta çagrilari ile cumhuriyetimizin ve demokrasimizin kazanimlarinin örtbas edilmesine direniyoruz. Cunta çagrilarinin arkasinda her zaman Yassiada rejimi vardir. Kim rejim tartismasi açiyorsa mesru siyaset alanini bir rejim tartismasinin içine çekmek istiyorsa muhakkak zihninin arka planda Yassiada rejimini yeniden hayata geçirme stratejisi vardir. Bunun yöntemi, bunun güzergahi, bunun yol haritasi bizce malumdur, milletimizce malumdur. Aynen umdugumuz gibi oldu. Demokrasiyi felç etme örgütü bu cunta tartismalarina baslayinca en son geldiler yine Yassiada’yi hatirlatarak Cumhurbaskanimizin da akibetinin Menderes’in akibeti gibi olacagina dair yazilar, bir takim siyasilerin oldugu, bir takim yazarlarin oldugu, herkesin kamuoyunca bildigi internet sitelerinde yayinlanmaya basladi. Bu nedir, milli iradeye dönük bir suikast girisimidir. Bunu baslatanlar içerisinde siyasetçi olanlar niye hep ayni partide bulunuyorlar? Niye sürekli olarak cunta çagrilari hep bir siyasi partinin içindeki siyasetçilerden geliyor. O siyasi parti içerisindeki demokrat arkadaslarimizin da buna tepki vermesi lazim. Yassiada rejimine karsi milletin iradesinden, demokrasimizden, cumhuriyetimizden yana olmaya devam edecegiz. Bir daha bu ülkede Yassiada rejimi asla hayata geçmeyecektir. Yassiada rejimi demokrasimizi ve cumhuriyetimizi gasp edemeyecektir” diye konustu.Korona virüse mücadele ederken ayni zamanda çok yönlü tehditlerle de mücadele etmeye devam ettiklerinin altini çizen Ömer Çelik, sunlari dedi:
“Libya’daki gelismeleri yakindan izliyoruz. Libya’da milli menfaatlerimize uygun gelismelerde giderek mesafe katedildigini görüyoruz. Bütün bu mücadele sirasinda Dogu Akdeniz’de Yunanlilarin yapmaya çalistigi kiskirtmalar ya da bir takim oldubittilere karsi hem siyasi olarak gerekli girisimleri yapiyoruz hem de kahraman silahli kuvvetlerimiz gereken sekilde milli menfaatlerimizi korumak için kararli duruslarini sürdürüyorlar. Bütün bu çabalar içerisinde Suriye’deki tabloyu asla gözden kaçirmiyoruz. Suriye’de Suriye halkinin ülkemizin güvenliginin korunmasina dönük menfaatlerin ciddi bir sekilde takip edilmesi ve teyit edilmesi önemlidir. Oradan sinirimizdaki terör unsurlarinin temizlenmis olmasi ve u terör unsurlarinin belli bir derinlige itilmis olmasi milli güvenligimiz açisindan son derece kalici olmasi gereken bir kazanimdir. Türkiye, bütün bu süreçte G20 içerisinde ya da baska yerlerde ekonomisi ya da askeri gücü kendisinden daha fazla olan devletlerden büyük ve akil devlet olarak ayrismistir. Pek çok ekonomik büyüklügü Türkiye’den daha fazla olan devletlerin insan odakli bir saglik politikasi olmamasi, insanlarini tehdit eden bir konvansiyonel olmayan bir tehdide karsi insanlarini koruyacak kapasiteden yoksun olmalari onlari sadece iri devlet haline getirmistir, büyük devlet vasfindan uzaklastirmistir. Maalesef en vicdan sahibi insanlarin sabrini tüketen noktaya gelecek sekilde içimizde hastalikli bir zihniyet adeta korona virüslü ilgili konularda basarisiz olalim diye her gün yalan yanlis rakamlar ifade ediyor. Adeta ölü sayisi artsin gibisinden sürekli olarak bir temenni siyaseti pesinde kosanlari görüyoruz. Bunlarin içerisinde bilim adami vasfi tasiyanlarin olmasi, maalesef bir takim siyasi kimlikli kisilerin olmasi son derece üzüntü verici bir tabloyu ortaya koymaktadir.”Çelik, “Önümüzdeki dönemde sosyal alandaki toparlanma, saglik alanindaki toparlanmanin korona virüsle ilgili toparlanmanin devam etmesi kadar esnafimiza, vatandaslarimiza verilen destekler de önemlidir. Cumhurbaskanimizin bakanlar kuruluna baskanlik ederek ortaya koydugu irade çerçevesinde simdiye kadar ekonomik istikrar kalkani paketi bünyesinde verilen destekler 200 milyar liraya ulasmistir. Halk Bankasi, Ziraat Bankasi, Vakifbank ve katilim bankalari temel ihtiyaç destegi kapsaminda 5 milyon 100 bin vatandasimiza 29 milyar 692 milyon tutarinda bir kaynak sunmustur. Halk Bankasi, Esnaf Destek Paketi kapsaminda 535 bin 249 esnafimiza 13 milyar 258 milyon liralik bir finansman destegine ulasilmistir. Isletmelere sunulan KGF kefaletli ise devam kredi destegi neticesinde 149 bin 325 firmamiza toplam 124 milyar 386 milyon finansman tahsil edilmistir. Bu finansman tahsisi yapilan firmalarin yüzde 97’sinin KOBI’ler olmasi, yani orta kesimlere dönük yaygin bir destek paketinin, dar alanda kalmayan bir destek paketinin yürürlüge konulmus olmasidir. Simdiye kadar 102 ülkeden 65 bin vatandasimiz geldi. Komik olan sudur; bir muhalefet yetkilisi sürekli olarak dis ülkelerden getirdigimiz rakamlar arttikça sayi bazen 44 oluyor daha sonra artiyor 52 oluyor, o kadar meseleyi takip etmekten uzak ki, niye ikide bir degisik rakamlar açikliyorsunuz diyor. Sayi arttikça rakami güncelliyoruz, matematikten bile kopmus bir zihniyet ile karsi karsiyayiz” açiklamasini yapti.Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan’in, Küresel Mukabele Uluslararasi Taahhüt Etkinligi’ne katildigini hatirlatan Çelik, Cumhurbaskani Erdogan’in burada vermis oldugu mesajin çok önemli oldugunu belirterek, “Asi dünyanin hepsinin ortak mali olmalidir mesajini verdi. Korona virüs sonrasi dünyanin köklü bir sekilde degisecegini öngörebiliriz. Korona öncesi dünya ile korona sonrasi dünya tarihteki örnekleri gibi farkli olacak. DSÖ, örnegin yeni düzenin ilk krizinin isaretini veriyor. DSÖ diyor ki, önümüzdeki en büyük kriz asi üretildikten sonra bu asinin tüm insanliga nasil esit dagitilacagi ile ilgilidir. Cumhurbaskanimizin bu toplantida ifade ettigi asi dünyanin ortak mali olmalidir mesaji esasinda dünya besten büyüktün prensibimizin korona krizine uygulanmis biçimidir. Asinin dünyanin nasil ortak mali olacagi konusundaki strateji, siyaset olusturma biçim, anlasma dünyanin gelecegini belirleyecek. Eger birilerinin tedavi hakki insanligin geri kalaninin digerlerinden öncelikli hale geliyorsa bunun sebebe dayandigi sorgulanacaktir. DSÖ’nün de belirttigi gibi korona sonrasindaki en büyük kriz asinin cumhurbaskanimizin degisiyle insanligin ortak mali olmasi konusunda nasil bir strateji gelistirilecegi olmasidir” dedi.Çelik, açiklamalarini söyle sürdürdü:
“Bizim savunma sanayi konusunda yaptigimiz atilimlar kadar cumhurbaskanimizin talimatiyla saglik, tarim ve gida konusuna daha yogun bir sekilde egilecegimiz bir döneme girmis bulunuyoruz. Dolayisiyla, bugün artik ben su saglik ekipmanlarini üretmeyim nasil olsa dünyadan alirim gibisinden bir yaklasim kesinlikle ise yaramayacaktir. Gida konusunda da ayni sey söz konusudur. AB ülkeleri birbirlerinin maskelerine el koydular. Hem saglik açisindan savunma sanayi gibi kendinize yeter hale gelmeniz, tarim açisindan kendinize yeter hale gelmeniz, su açisindan kendinize yeter hale gelmeniz ve kendi tedarik zinciriniz konusunda kuvvetli olmaniz yeni dünyada Türkiye’yi öne çikaracak unsurlardan olacaktir.”Ömer Çelik, ABD’de yayimlanan Dini Özgürlükler Raporu’na iliskin ise, “Maalesef hiçbir sekilde rapor olarak addedilemeyecek sadece bir propaganda metnine benziyor. Özellikle azinliklar konusunda Türkiye’ye yapilan degerlendirmelerin tamami haksiz ve yanlistir. Bu raporlari kimden aliyorlarsa bu aldiklari kisilerin bizim azinlik mensuplarimizin liderleri olmadigi tamamen baska saiklerle hareket edilen odaklar oldugu bilinmektedir. Özellikle Baris Pinari Bölgesine bu raporda isgal bölgesi denmesi tamamen kinanacak bir yaklasimdir. FETÖ’nun elebasina Amerika’da yasayan bir din adami gibisinden masumiyet atfedilmesi de son derece manidardir. En önemlisi de böyle bir raporda Bati’da yükselen Islam düsmanligindan, yabanci ve göçmen düsmanligindan hiç bahsedilmemesi son derece bu raporun nasil sübjektif oldugunu gösteren bir yaklasim olmaya devam ediyor” ifadelerini kullandi.Korona virüs tedbirlerine iliskin bir gazetecinin sordugu soruyu yanitlayan Çelik, sunlari kaydetti:
“En önemli meselemiz kalabaliklarin olusmamasini saglamaya çalismak. Kalabaligin dogal olustugu mekanlarda da mesafeyi koruyarak belli bir sayida almak. Bu konularin her biri bahsettiginiz tek tek sayabileceginiz su müesseseler bu müesseseler diyeceginiz konular ancak normallesme takviminin etkili bir sekilde islemesiyle gündeme gelebilecek bir sey. Herkes istiyor eskisi gibi sikisik bir sekilde, dogal bir sekilde olmasa da belli bir mesafeyi koruyarak disaridaki mekanlarda oturalim, restoranlara gidelim, AVM’lere gidelim gibi ancak bu belli bir takvim içerisinde olacak. Onunla ilgili bir takvim belirlemek simdiden mümkün degil. Ilk alinan tedbirler uygulandiktan sonra normallesme sürecinin devam ettigi, vakalarin sayisinin düstügü, olumsuz rakamlarin düsmeye basladigi görüldügünde yeni bir takim kolaylastirmalar gündeme gelecektir. Ama tersi bir durum olursa o zaman maalesef sikilastirmalar ile karsi karsiya kalacagiz.”Dünyanin, Türkiye’nin korona virüsle ettigi mücadeleyi takdir ettigini belirten Çelik, “Biz bir vatandaslarimizin sagliginin korunmasi için maske uygulamasina geçilmesiyle ilgili tedbir aldiktan sonra en güçlü sekilde elimizdeki kapasiteyi tamamen vatandaslarimiza kullanarak ve en etkili sekilde dagitarak vatandaslarimiza bunlari ulastirdik. Muhalefet nerede olmus nerede olmamis bununla ilgili nasil bir veriye sahip bu konuda herhangi bir veriye sahip olarak konustuklarini sanmiyorum. Sadece bize gelen bilgiler, sikayetler seklinde bir yaklasim içerisindeler. Dünyanin en dinamik ve en tehlikeli krizi ile karsi karsiyayiz. Bütün dünya Türkiye’deki bu krizle mücadele edilme yöntemini takdir etmektedir. Vatandaslarimizin memnuniyeti çok yüksek noktadadir. Türkiye’de krizin genel olarak mücadele edilme biçiminin dünyadaki en basarili mücadele edilme biçimi oldugu açiktir, DSÖ’de bunu söylemektedir” açiklamasinda bulundu.