Egitim ögretim yilinin baslangicinda kurumlar arasi güzel bir dayanisma örnegine sahit oldum. Atatürk Üniversitesi Kazim Karabekir Egitim Fakültesi Ögretim Üyelerinden Prof. Dr. Samih Bayrakçeken ile Prof. Dr. Osman Samanci tarafindan hazirlanan “Etkili Ögretmenin Özellikleri” konulu seminer Palandöken Ilçe Milli Egitim Müdürlügü’ne bagli Sabahattin Solakoglu Ilk ve Orta Okulu’nda 18. 09. 2019 tarihinde okul saati çikisi sunuldu.Ben bu seminer konusunu çok kayda deger buldugumu için siz degerli okurlarimla paylasmak istedim. Bu sunu metnini sizlerle paylasmama müsaade eden hocalarima ve dostlarima sizler adina tesekkür ederim.Okul Müdürü Ahmet Murat Gültekin’nin organizasyonuyla gerçeklesen seminer Prof. Dr. Samih Bayrakçeken tarafindan okulun konferans salonunda davetli okul müdürleri ve ögretmenlere sunuldu. Bu sunuda bende dinleyici olarak katildim. Sunuyu bir saate yakin bir zaman diliminde hiç sikilmadan zevkle dinledik. Hocalarimiz hiçbir maddi karsilik beklemeden gönüllü olarak günlerce konuyla ilgili yabanci kaynaklar basta olmak üzere hazirlandiklarina sahit oldum. Çok sayida yanlarinda getirdikleri kaynak kitaplari göstermek için masaya koydular, ancak dinleyicilere bu kitaplari gösterip tanitmayi her halde unuttular sanirim.Sunuya Hocamiz, misafirleri selamlayarak Yunus Emre’nin; “Gelin tanis olalim/Isi kolay kilalim/ Sevelim sevilelim/ Dünya kimseye kalmaz” dizeleri,Ve Cahit Külebi’nin; “Bir nazli kusa benzer/ Çocuk dedigin/ Ekmek ister ev ister/ Öpülüp oksanmak ister,” dizeleriyle basladi.Konusmaci, Buket Uzuner’in “Hayatta en büyük mucize, küçükken iyi bir ögretmene rastlamaktir,” sözü üzerinde durarak Ilkögretim asamasi ögrencilerin en kritik asamasi oldugu için bu asamadaki ögretmenlerin çok donanimli olmasi geregin üzerinde durdu.Daha sonra birçok ögretmen tanimi var ancak ben kendi tanimimi sizlerle paylasmak isterim dedi: “ Ögretmen-ögrenme sürecinin isletilmesinden sorumlu kisi” diye tanimladi. Bu tanimi önemsedigini ve ögrencinin basarisinda egitim sürecinde en önemli degiskenin ögretmen oldugunu belirtti.Ögretmenin görevlerinin; liderlik, ögretimsel ve kurumsal olmak üzere üç grupta toplanabilecegini ifade etti.Ordu komutani neyse ögretmen de sinifinin komutanidir. O, sinifinin lideri olarak hedefler koyarak ve ögrencileri etkileyerek bu hedefleri gerçeklestirmeye çalisir. Ögrencilerin basarisiz olmasi durumunda bunun en önemli sorumlusunun ögretmendir. Çünkü aileler en degerli varliklari olan çocuklarini ögretmene teslim etmektedirler.Bayrakçeken hocamiz etkili ögretmenin özelliklerini: Mesleki bilgi, Ögretimin planlanmasi, Ögretim süreci, Degerlendirme, Ögrenme ortami ve Profesyonellik olarak alti grupta topladi.Ögretmenin derin bir meslek bilgisi, iyi bir planlayici, planladigi dersi zengin bir yöntem çesitliligi ve coskuyla sunmasi, ögrencilerdeki gelisimi yine zengin bir ölçme repertuariyla ölçmesi, ögrencilerin olumlu tutum ve algiya sahip olabilecekleri hos bir ögrenme ortaminin yaratilmasi ve bütün bu isleri yaparken gerekli yeterlilikle, yetkinlikle ve etik ilkelere uyarak yani profesyonelce yapmasinin ögretmen etkililigi açisindan son derece önemli oldugunu israrla belirtti. Bu belirtilen boyutlarda gerekli bilgi ve beceriyi kullanamamasi halinde etkisiz ögretmen olacaktir. Bu durumda ögrencilerin basta basari olmak üzere diger olumlu nitelikleri arzu edilen kazanimlari (hedefler) kazanamayacaktir.Ögretmenin görevinin ne kadar karmasik olup çok farkli bilgi ve beceri gerektirdigini ifade etmek üzere iyi ögretmeni tasvir eden elliye yakin anahtar sözcügü sunusunda yansitti. Kendisinin üç “S” diye ifade ettigi “Sabir, sevgi ve saygi” sözcüklerini çok önemsedigini belirtti.Bayrakçeken hocamiz arada kendi mesleki deneyiminden hatiralar anlatarak sunusunu renklendirip zenginlestirdi.Tony Wagner’in uzun yillar sanayiciler, sirket yöneticileri, tüccarlar gibi çok sayida yönetici ve liderlerle görüsmeleri sonucunda ortaya koydugu 21.ci asirda insanlarin hayatlarinda basarili olmalari için gerekli yedi özellikten bahsetti. Hocamiz, bu yedi özelligi çok önemsedigini belirterek uzun uzadiya üzerinde durdu.Üzerinde durdugu ve önemsedigi bu yedi özelligi ögretmenlerin ögrencilerine kazandirmayi hedeflemelerinin hem ögrencilerin hem de ülkemizin gelecegi açisindan önemli oldugunun altini çizdi:Bu yedi özelligi söyle siraladi:2- Aglar arasi isbirligi ve liderlik,3- Çeviklik ve esneklik,4- Girisim ve girisimcilik ruhu,5- Etkili sözlü ve yazili iletisim becerileri,6- Bilgiye ulasma ve analiz etme,7- Merak ve hayal.Ayrica Bayrakçeken hocamiz sunusunun devaminda ögretmenin duygusal zekâ düzeyinin etkili ögretmenlik açisindan çok önemeli oldugunu belirtti. Gelistirilebilir bir zekâ türü olan duygusal zekâyi ögretmenlerimizin gelistirmelerinin ögretmenlik yeterliligi açisindan büyük bir öneme sahip oldugunun altin çizdi. Geleneksel ögretmenin sinifa baslica alan bilgisi ve pedagojik bilgiyle girdigi oysa yükselen ögretmenlik anlayisina göre bu iki bilgi ve beceriye bir de duygusal zekâ eklenmesi gerektiginin konu ile ilgili deger bulan eserlerde siklikla yer aldigini aktardi.Duygusal zekâyi da hocamiz söyle tanimladi: duygularimizi ve baskalarinin duygularini tanima, duygularimizi motive etme ve iyi biçimde yönetme ve diger insanlarla iyi iliskiler kurma kapasitesidir.Duygusal zekâya sahip ögretmenden öfkesine hâkim olmasi, ögrencileriyle uzun süreli güzel dostluklar kurmasi, onlari çalismaya sevk etmesi ve cosku vermesi ve basarili olmalarini saglamasi beklenir.Son olarak her ögrencinin ayri bir deger oldugu, sinif ortaminda ögrencilerin farkliliklarina saygi gösterilmesi gerektiginin üzerinde duruldu. Kisaca sinif ortaminin sevginin, sayginin, takdirin, hosgörünün ve isbirliginin egemen oldugu bir ortam olmasinin basari açisindan çok önemli etken oldugunu söyleyerek tam zamaninda seminerini tamamladi.Okul müdürü Ahmet Murat Gültekin bu coskulu ve ilgiyle izlenen seminerin sonunda kürsüye gelerek sunucu Prof. Dr. Samih Bayrakçeken ve Prof. Dr. Osman Samanci’ya, katilimci misafirlere ve ögretmenlere tesekkür etti.Bu seminer hem içerik hem de kurumlar arasi iyi bir isbirligi örnegiydi. Yeter ki iletisim becerileri, iyi niyetler içerisinde dostluklar kurulsun.