Tarih: 01.02.2019 10:25

ÇOCUKLARIMIZA KENDI AKLIYLA DÜSÜNMEYI NASIL ÖGRETIRIZ?

Facebook Twitter Linked-in

Yazimizin basligindaki soruya cevap vermek için Atatürk Üniversitesi Kazim Karabekir Egitim Fakültesi Felsefe Grubu Ögretmenligi Bölümünde meslektasim ve mesai arkadasim Dr. Dilek Baserer hocamizin DÜSÜNME EGITIMI adli eserine müracaat edecegim.Kitap 2021’de Pegem Akademi’den çikmis.  Bol örnekli eser 4 bölümden olusuyor: Birinci Bölüm: Felsefe, Mantik, Sosyoloji ve Psikolojide Düsünme. Ikinci Bölüm: Düsünme Becerileri. Üçüncü Bölüm: Egitimde Düsünme. Dördüncü Bölüm: Düsünme Becerilerinin Gelistirilmesinde Örnek Uygulamalar: Çocuklarla Felsefe.Çocuklarimiza kendi akliyla düsünmeyi nasil ögretiriz?Düsünme egitim isidir.  Insan düsünen canlidir. Onu hayvandan ayiran akilli varlik olusudur. Düsünme; aklin bagimsiz ve kendine has faaliyetidir. Insan düsünme faaliyeti sayesinde düsünce üretir. Ürettigi düsünceler ya somut ya da soyut olur. Is yapacagimiz zaman önce zihnimizde tasarlariz sonra da onu yapmaya baslariz. Mantikli düsünmeye yani muhakemeye baslayinca akil yürütürüz. Akil yürütmelerimiz dogru, hatasiz ve yanlissiz oldugu kanaati bizde olusunca yapacagimiz ise baslariz.Akil yürütmelerimiz günlük hayatla ilgili oldugu kadar hayatin her alaniyla da ilgilidir.  Yere çöp atiyor muyum? Ben atmiyorum ancak sokaklar neden bu kadar çer çöp? Ufak bir davranisimiz ve akil yürütmelerimiz bizi alir ta insanlik sorununa götürür.Zengin olsaniz insanlik için neler yaparsiniz?Okul yaptirir misin?Okul yaptirmak insanda nasil bir mutluluk duygusu olusturur?  Sorularina cevap aramaya basladigimizda düsünmeye baslar, düsünceler olusturmaya, fikirler ileri sürmeye devam ederiz.Iste tam burada elestirel düsünme isin içerisine girer. Elestirel düsünme sorgulayici bir düsünme biçimidir. Peki, buna aileler, ögretmenler, yöneticiler, komutanlar müsaade edecek mi?  Yoksa hele sen sus! Senin aklin yetmez mi diyecekler.Oysaki insana saygi ona deger vermekle olur. Gençlerimizin, çocuklarimizin sorumluluk sahibi olmalari için onlara bu konuda sen ne düsünüyorsun, senin fikrin nedir, sen bunu yapacak olsan nasil yaparsin denmelidir.Bu anlayisla insana düsünme firsati verilince yaratici düsünme uyanmaya baslar. O da insan yerine konulunca; bence de söyle ya da böyle olsa daha iyi olur diye akil yürütecektir. Yeter ki çocuklarimizin aklini su ya da bu ad altinda kiraya vermeyelim, baskalari kendi mallari gibi vicdanlarini kullanmasina müsaade etmeyelim. Kendi akillariyla düsünce üretebilecekleri cesaretini verelim. Kimliksiz, kisiliksiz edilmelerine müsaade etmeyelim. Fikri hür, vicdani hür, irfani hür çocuklar yetistirelim.Bunu için elbette çocuklarimizin elestirel düsünmelerine firsat vermek gerekir. Elestirel düsüncelerinde de kirici ve saygiyi asan yolu degil, daha özenli ve daha ahlaki yolu seçmelidirler. Bu yol büyüklerden ögrenilir.Yine çocuklarimiza takdir duygusunu esirgemeden aferin sana, ben bunu düsünememistim. Çocuk büyüklerini müsfik, olumlu ve yapici tutum içerisinde görünce daha degisik ve olumlu olmaya baslayacaktir. Dolayisiyla düsünme aliskanligi kösteklenmemis, önü açilmis olacaktir. Hele bu olumlu tutumumuz kiz çocuklarimizda daha da ihtiyaçtir. Çünkü kültürümüzün kiz çocuklarina bakisinin eksik ve olumsuz yanlarindan birisi onu  “Saçi uzun akli kisa” görmesidir.Gençlerimiz ve çocuklarimizin düsünme aliskinliginda analitik düsünceye yani parçalara ayirma, siralama, karsilastirma ve yeniden tanimlamalar yapabilecek çikarimlara alistirmaliyiz. Düsüncelerinde eksikleri ve hatalarini görmesine müsaade edelim ki distan degil içten kendilerini tutarli ve dogru çikarimlar yapmaya çabalasinlar.Para kaybedersen üzülür müsün?  Parani bulan getirirse sevinir misin? Sen hiç buldugun esyayi sahibine teslim ettin mi? Yalan söylemek neden kötüdür? Sen yalan söyler misin? Içtigin bardagi neden orta yere koyuyorsun? Kardesinle kavga etmeden bir hafta geçirebilir misin?Gerçeklerle yüz yüze getirelim. Bakalim nasil çikarimlar yapacak, kendini nasil sorgulayacak.Elbette çocuklarimiza kupkuru bir hayat dersi veremeyiz. Kendini sorgulamayi ögretecegiz. Çocuklarimiz her türden bilgiyi aile, okul, ibadethane, askeri kisla ve sokaktan ögrenir. Bu bes temel bilgi kaynaginin amaci; insanin düsünce özgürlügü hakkinin oldugu bilincinde olmasi gerekir.  Sizin düsünmenize gerek yok, ben sizin yerinize düsünüyorum diyen bir insan toplulugu asla düsünce köleliginden kurtulamaz.Hür insan yetistirmek ancak okuma metinleri, mantik, tiyatro, matematik, dil ve güzel sanatlar, felsefe, ahlak,  bilim, hukuk ve kültür yoluyla olur. Bu yolla düsünmeyi ögrendigimiz kadar ögretmeyi de ögreniriz. Hele hele su ya da bu ad altinda olusan gruplarin özellikle de ideolojilerin kaliplasmis sorularindan daha çok hazir kurtulus reçeteleri sunan cevaplarina çocuklarimizi teslim etmemeliyiz.Muhakeme etme,  sorgulama yapma ve yaratici düsünme bir günde kazanilan bir aliskanlik degildir. Uzun, zahmetli ve sabir isteyen bir yolculuktur. Çocuklarimiza küçükken yemek yemeyi ögrettigimiz gibi düsünmeyi de ögretmeliyiz. Annemizin yemek yaptigi malzemenin kimlerin el emegi ve alin teri ile nasil üretildigini nerelerden mutfaga geldigini düsünmesi ve sorgulamasi istenebilir. Bu sofrada bizim ürettigimiz ne var?  Sogan nasil ekilir? Hiç daldan meyve kopardin mi?  Sigar içmek neden zararlidir? Bir yilda sigaraya kaç para veriyoruz? Sigara içmeyenler ne kadar kazançlidirlar?Akil sagligi için vücudun özellikle de beynin dengeli beslenmesi, dogru ve gerçekçi bilgilerle bilgilenmesi ve hayat dönük sorularinin olmasi gerekir. Çocuklarimizin cevaplarindan daha çok sorularinin olmasi önemlidir. Sorularina cevap aranken mantiki çikarimlarina bakarak eksikler ve hatalari düzeltilmelidir. Özellikle çocuklarimizla hemen her konuda aracilar yoluyla degil, yüz yüze konusmaliyiz.  “Gelinim sana söylüyorum, kizim sen anla” denmemelidir.Televizyonlarda hemen her konuda özellikle de siyasi konularda sözüm ona yetkin geçinenlerin tartismalarinda ortaya koyduklari tutarsizliklari, sarlatanliklari ve saygiyi asan tutumlarini görüyoruz.Toplum olarak kavgamizin nedeni çok iyi düsündügümüz için degil, tam aksine çok iyi düsündügümüzü sandigimiz için birbirimizin fikrini dikkate almiyoruz. Yine mantikli, sistemli, çeliskiden uzak ve tutarli düsünme aliskanligimiz olmadigindan birbirimizi tepeliyoruz. Sorunlarimizi aklimizla ve ahlaki yoldan degil de insana yakismayan ayaklarimizla, yumruklarimizla ya da en onur kirici agzimizdan çikan hakaretlerle çözmeye kalkiyoruz. Çocuklarimiz da büyüklerinin bu kaba davranislarini dogru ve gerçek davranis kabul ettigi için onlardan aldigini satiyorlar.Iste tam bu noktada ülkede sorumlu olan herkes insana yakisan gerçekçi, dogru ve tutarli düsünme aliskanligini göstermelidir. Akli dislayan ya da onu küçük gören anlayislarla, rüyalarla ve gerçekçi olmayan laf cambazliklariyla yetisen çocuklarimizin kisa sürede boynuna ip, sirtina semer takilarak insan olma onuru ve serefi elinden alinabilir. Ki alinmaktadir. Bunun acilarini bizim kusak sag ve sol ideoloji adina çok çekti.Büyüme çaginda çocuklarin safça ve art niyetsiz sadece merak duygusuyla ögrenmek ve hayati anlamlandirmak için sorularini ve isteklerini dikkate alalim. Senin aklin yetmez! Sen küçüksün demeyelim. Onlarin küçük ya da büyük sorularina eger sabriniz kalirsa dogru cevap vermeye çalisiniz derim. Ilgilerini artirici ortamlarin çesitliligine önem veriniz. Kirlara çiktiginizda onlari soru yagmuruna tutunuz. Dogru çikarim yapmalarini saglamak için onlara siz ne düsünüyorsunuz deyin.Çocuklarimizi akliyla yasatabilme dilegiyle… Iyi okumalar… Kalin saglicakla…


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —