Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, 1. Su Surasi Lansmani ve 363 tesisin toplu açilis merasimine katildi. Bestepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende konusan Erdogan, teknolojik ilerlemeye bagli su aritma imkanlarinin gelistigini, bugün su fakiri denilebilecek birçok ülkenin özellikle tarimsal sulamada bu imkandan ciddi oranlarda faydalandigini kaydetti.Türkiye olarak, su aritma teknolojilerine büyük yatirim yaptiklarina dikkat çeken Erdogan, “Halihazirda günlük 315 bin metreküp suyu aritarak tarimsal sulamada yeniden kullanilabilecek sekilde insanimizin hizmetine sunuyoruz. Sanayi sektöründe de suyun verimli kullanimi için gereken tedbirleri aliyoruz. Sulamada halen yüzde 46 olan randimani yaptigimiz yatirimlar ve tedbirlerle 2024 yilinda yüzde 55’e yükseltmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde tüm bu alanlara yatirim yapmayi sürdürecegiz. Hedeflerimize daha hizli ulasabilmek ve su yönetimindeki yetki çatismalarini önlemek amaciyla Meclis’te bir su kanunu hazirliyoruz. Sura zemininde yapilacak çalismalarin bu kanunun sekillenmesine katki saglayacagina inaniyorum” dedi.Korona virüs salgininin, tüm dünyada dengeleri altüst ettigi bir dönemden geçildigini belirten Erdogan, “Simdiye kadar 2 milyon 800 bin insanin hayatina mal olan salgin küresel ekonominin parametrelerini de kökten degistirmistir. Bu süreçte güçlü saglik altyapisi yaninda tarima ve suya bagli gida güvenliginin stratejik önemi de görülmüstür. Tipki saglik gibi tarimin da ihmale gelmez bir alan oldugu gerçegi kendini bir kez daha dayatmistir. Hamdolsun 2020, son 19 yilda saglik ile birlikte tarima yaptigimiz yatirimlarin da meyvesini topladigimiz bir sene oldu. Geride biraktigimiz dönemde salgin ve meteorolojik kurakliga ragmen tarimsal üretimde cumhuriyet tarihinin rekorlarini kirdik” açiklamasinda bulundu.Tarim sektörünün sagladiklari destekler ve yeni projelerle büyümeye ve güçlenmeye devam ettigini vurgulayan Cumhurbaskani Erdogan, “Biz birileri gibi kurusiki atmak yerine rakamlarla, oranlarla, karsilastirmalarla konusuyoruz. Bunu da çiftçilerimize, üreticilerimize, aziz milletimize saygimizin bir geregi olarak görüyoruz. Geçen yil tarim sektörümüz yüzde 4,8 gibi önemli bir büyüme oranina ulasarak ekonomimize büyük katki sagladi. Tarimsal hasilamiz ise bir önceki yila göre yüzde 20 artarak 334 milyar liraya yükseldi. Tarimsal hasilada Avrupa’daki liderligimiz devam ediyor. Geçtigimiz yil tarim ve gida ürünleri ihracatimiz bir önceki yila göre yüzde 5 artarak yaklasik 21 milyar dolara ulasti. Bazilari bu gerçeklere gözlerini kapatsa da Türkiye tarim ve gida ürünlerinde net ihracatçi bir ülkedir. Yine geçtigimiz yil tarim ve gida ürünleri dis ticaret fazlamiz yüzde 9 artisla 5.5 milyar dolara yükseldi. Toplam bitkisel üretim miktarimiz da önceki yila göre 9 milyon ton artisla 126 milyon tona çikti. Meyve ürünlerinin tamamina yakininda kendimize yeter durumdayiz. Çogu üründe ihracatçi konumundayiz. Verdigimiz destekler çiftçilerimizin emegi ve alin teri ile birlesince geçen yil tarim sektöründe güzel bir dönemi geride biraktik. Burada salgin sartlarina ragmen canlarini dislerine takarak tarlasini eken biçen üreten tüm çiftçilerimize sahsim ve milletim adina tesekkür ediyorum. ‘Çiftçileri unuttunuz, çiftçilere bakmadiniz’ diyen birileri var ya, bakin ben buradan resmi rakam veriyorum. Bu yil üreticilerimize toplam 24 milyar lira tarimsal destek saglayacagiz. Insallah çalismalarimizi artirarak yerli ve milli üretim anlayisi ile tarimda büyümeye ve yeterliligimizi güçlendirmeye devam edecegiz. Birinci Su Surasi’nda alinacak kararlar bu mücadelemizde bize katki sunacak insallah önümüzü açacaktir” diye konustu.Türkiye’nin ve dünyanin su konusunda derin tartismalar içinde oldugu bir dönemde gerçeklestirilecek olan 1. Su Surasi’ni son derece isabetli oldugunun altini çizen Cumhurbaskani Erdogan, “Su, bütün canlilar gibi insanlik için de vazgeçilmez bir nimet. Sadece hayatimiz için degil ekonomik kalkinma ve büyüme içinde su, ikamesi olmayan unsurlardan biridir. Bu ihtiyaci sürdürülebilir sekilde karsilayabilmek için mevcut kaynaklari en verimli sekilde kullanmak ve israfi engellemek önem arz ediyor. Nüfusun hizla çogalmasi, iklim degisikligi, kuraklik gibi sebeplerle su ihtiyacinin giderek arttigini görüyoruz. Su ihtiyaci artarken insanligin istifadesinde bulunan su kaynaklari günden güne azaliyor. Bu daralma beraberinde kurakligi, yoksullugu ve açligi getiriyor. Yine su kitligina bagli olarak ekolojik denge bozulmakta, biyolojik çesitlilik kaybolmakta, insanligin gida güvenligi tehlikeye girmektedir. Bu vahim tablo ise sosyal çalkantilardan düzensiz göçe, kitliktan beynelmilel gerilimlere kadar pek çok soruna sebebiyet veriyor. Uluslararasi kuruluslar 2025 yilina kadar su kitligi yüzünden 700 milyondan fazla kisinin göç riski altinda kalabilecegini ifade ediyor. Nil Nehri havzasindaki kimi ülkeler arasinda yasanan sert tartismalar su meselesinin stratejik boyutunun isaretidir. Benzer sikintilar dünyanin baska ülkelerinde de, bölgelerinde de nüksetmeye baslamistir. Nüfusla birlikte artan gida ve enerji talebi ile iklim degisikliginin yikici etkileri gelecekte daha büyük risklerin bizi bekledigini gösteriyor. Bu karamsar tablodan ülkemizin etkilenmemesi mümkün degildir” seklinde konustu.Türkiye’nin, toplumdaki yaygin kanaatin aksine su zengini bir ülkede olmadiginin altini çizen Cumhurbaskani Erdogan, “Kisi basina kullanilabilir su miktari dikkate alindiginda su stresi çeken bir ülkeyiz. Elimizdeki sinirli su kaynaklarini Irak ve Suriye gibi iki komsumuzla paylasmak mecburiyetindeyiz. Komsularimizin su ihtiyaçlarinin karsilanmasi noktasinda gereken hassasiyeti bugüne kadar hep sergiledik. Su meselesini ikili iliskilerimizde tehdit veya pazarlik aracina hiçbir zaman dönüstürmedik. Bundan sonra da ayni hakkaniyetli tavrimizi insallah muhafaza edecegiz. Suyumuzu korumakla vatanimizi korumak arasinda mahiyet itibariyle hiçbir fark yoktur. Bunun için üzerimize düsen görevler vardir. Tarimsal sulama sistemlerini yenilememiz ve gelistirmemiz gerekiyor, içme ve sulama suyu ile ilgili altyapilardaki kayip-kaçak oranlarini mutlaka düsünmeliyiz, bireysel tasarrufu tesvik ederek mevcut kaynaklarimizi daha verimli kullanmaliyiz, su kaynaklarimizi kirlilikten ve diger olumsuz etkilerden korumaliyiz. Bu anlayisla ve suyun gücünü milletle bulusturmak hedefiyle sadece su alanina yaptigimiz yatirimlarin toplam bedeli 255 milyar lirayi geçiyor. Son 19 yilda çevrecilik adina ruhen ve fiziken çevreyi kirletenlere inat ülkemize 600’ü baraj olmak üzere 8 bin 697 yeni tesis kazandirdik. Sinifinda dünyanin en büyük hacimli ve en uzun gözdesine sahip olan Prof. Dr. Veysel Eroglu Baraji ile yine dünyanin en yüksek altinci baraji olan Deriner Barajini vatandaslarimizin istifadesine sunduk. Tamamlandiginda ülkemizin en yüksek baraji olacak Yusufeli Baraji’nda gövde insaati bitmek üzeredir. Adnan Menderes Baraj ile Aydin’in Mavi Tünel Projesi ile Konya Ovasi’nin yüzyillik hayallerini gerçege dönüstürdük. GAP kapsamindaki baraj ve sulama projelerini hizla tamamlamak için özel çalisma yürüttük. Böylece ekonomik sulanabilir arazi illerimizin toplamini 67 milyon dekara çikarttik. 2007 yilinda yasanan büyük kurakliktan sonra 81 vilayetimiz için içme suyu eylem planlari hazirladik. Sehirlerimizin 2040, 2050 ve hatta 2071 yillarina kadar olan içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarini planladik. Bogaz geçis tüneli ile Asya ve Avrupa’yi 4 metre çapindaki ve 5 bin 551 metre uzunlugundaki dev su tüneli ile birlestirdik. Ülkemiz genelinde 262 adet içme suyu tesisi ile 41 milyon vatandasimiza yillik 2 milyar 700 milyon metreküp ilave içme ve kullanma suyu temin ettik. Hidroelektrik santral projelerinde kamu-özel sektör isbirligi sayesinde devletin sirtindan 60 milyar dolar tutarinda bir yatirim yükünü kaldirdik. Böylece ülkemizin 44 milyar kilovatsaatlik elektrik üretim kapasitesini 108 milyar kilovatsaate çikarttik. Iklim degisikligi ve nüfus artisi sebebiyle önemi giderek artan depolama yapilarina alternatif olarak 26 adet yeralti baraji insa ettik. 2023 yilina kadar tamamlanan yeralti baraji sayisini 150’ye yükseltecegiz” açiklamasinda bulundu.
