Tarih: 01.01.2020 10:25

Cumhurbaskani Erdogan’dan Berlin’de Libya zirvesi dönüsü önemli açiklamalar

Facebook Twitter Linked-in

Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, Almanya dönüsünde uçakta gazetecilerin sorularini cevaplandirdi. Libya’da siyasi çözüm çabalarinin bir parçasi olarak Berlin’de düzenlenen Libya zirvesine katildiklarini belirten Erdogan, “55 maddelik zirve bildirgesini kabul ettik.Burada Birlesmis Milletler çatisi altinda bir yol haritasi bulunuyor. Bizim Putin ile birlikte çagrisini yaptigimiz ateskese uyulmasi halinde siyasi sürecin de önü açilacaktir. Zirvede aldigimiz kararlar çerçevesinde Sarrac ve Hafter tarafindan 5’er kisinin katilacagi askeri komite önümüzdeki birkaç gün içinde toplanacak. Buradaki kilit nokta Hafter’in saldirgan tutumunu sonlandirmasidir. Nisan’dan bu yana tüm anlasmalari ihlal eden ve mesru hükümete saldiran özellikle Hafter taraftarlaridir. Toplantida bu konuyu açikça dile getirdim. Tabii kimse itiraz edemedi. Gerçek su ki bizim Libya konusunda attigimiz adimlar sürece bir denge getirdi ve ateskes zemini olustu. Hem sahada hem de masada pozisyonunuzu güçlü tutarak siyasi sürece destek olmaya devam edecegiz. Libya’da Türkiye’nin mevcudiyeti baris umutlarini arttirmistir. Biz Libya’da terörle mücadele kisvesi altinda ne tür oyunlarin oynandigini da görüyoruz. Buna karsi mesru hükümetinin yaninda durmaya devam edecegiz” dedi.Libya’yla ilgili alinan kararlari takip edecek mekanizma kurulacakÖzellikle alinan kararlari takip edecek bir mekanizma kurulacaginin ve aylik toplantilar yapilacaginin altini çizen Erdogan, “BM çatisi altinda yapilacak olan bu toplantilarda Libya’nin siyasi, askeri ve ekonomik konulari ele alinacak. Bu toplantilara bizim arkadaslarimiz da katilacaktir.Libya’nin yani sira bugün hem Sayin Putin ile görüsmemde hem de zirvede Idlib konusunu gündeme getirme firsatini buldum. Bu arada Sarrac ile bir görüsmem oldu. Cezayir Cumhurbaskani Abdulmecid Tebbun ile de bir görüsme yaptik. Putin ile yaptigimiz görüsmede de gerekli mesajlari kendisiyle paylastim. Putin’le gerek Moskova’daki gerekse ondan sonraki süreçte bunlari çok açik net degerlendirme firsatini bulduk. Bu sürece olan yaklasimi bazi gerçekleri görmesini bakimindan lehte oldu. Ancak tabii Hafter’in su ana kadar, ayrildigimiz zamana kadar metinlere imza atmamasi manidardir. Hepsi sözdedir ve ben de kendilerine atalarimizin o sözü ile bir hatirlatmada bulundum; ‘söz uçar yazi kalir’ dedim.Bunun imza ile teyit edilmesi gerekir dedik. Fakat tüm bunlara ragmen imza altina alinamadi. Olay tamamen sözlü olarak bütün katilimcilarin sahit olmasi ile o sekilde kalmis oldu. Insallah neticesi hayirli olur” diye konustu.Cumhurbaskani Erdogan, ‘ABD Baskan Yardimcisi geldi, uzun bir müzakere yaptiniz. Rusya’ya gittiniz uzun bir müzakere yaptiniz. Beyaz Saray’da da ciddi müzakereler oldu, sonuçlari müspet oldu. Bu birden çok tarafi olan toplanti ve diger müzakerelerden çok daha kisa sürdü. Dolayisiyla basarisiz olma ihtimali oldugunu düsünüyor musunuz?’ sorusuna, “Biz bu süreçte üzerimize düsenleri yapmis olduk. Su an itibariyla geldigimiz noktayi degerlendirme firsatini bulduk ve söylenmesi gereken neyse bunlari da kendilerine söyledik. Ama özellikle yol boyunca ne kadar uyarlar uymazlar bunu görecegiz.Uymadiklari anda da geregini yapacagiz. Su an itibariyla bize “Niçin sunu yaptiniz?” sorusunu pek soramiyorlar. En çok ve en ileri sorduklari soru “Bundan sonra buraya siz askeri güç gönderecek misiniz?”Bizim de onlara verdigimiz cevap su oldu; “Biz buraya su anda askeri güç göndermiyoruz. Biz sadece egitmen olarak, egitici olarak buraya bir kadro gönderdik o kadar. Bunlar da orada egitim yaptilar. Ama öbür tarafta Wagner burada 2.500 güvenlik gücü ile var. Onlari niçin masaya yatirmiyorsunuz?” Böyle söyleyince ona da bir sey diyemiyorlar. Kaldi ki sadece Wagner degil, mesela orada Sudan’dan 5 bin civarinda asker var. Bunun yaninda Çad’dan var, Nijer’den var. Malum Abu Dabi yönetimi nereden bulursa aliyor. Hakeza Misir’da bu tür askeri güçler az degildir. Ama tüm bunlarin disinda üzerinde durulmasi gereken baska bir konu var.Savunma sistemleri noktasinda, hava kuvvetleri vesaire, buralarda özellikle Ruslarin, Abu Dabi yönetiminin vermis oldugu desteklerdir. Biz buradan kendilerine yüklenmek suretiyle “Bu konularda biz sizden hassasiyet bekliyoruz” dedik. Onlar da bu konularda bize “hayir” diyemediler ve basta Merkel olmak üzere bunu kabullendiler” cevabini verdi.Libya halkinin huzuru bizim için çok çok önemli‘Bugün yasananlari özetlediniz fakat gerçekten bir ateskes hayata geçirilebilirse Türkiye’nin bundan sonrasi için beklentisi nedir? Hafter’in masadan kalktigini, kaçtigini görüyoruz, takip ediyoruz. Eger ateskes gerçeklesemezse bundan sonra herhangi bir revizyon olabilir mi Türkiye’nin politikasinda? Bir de sizin bati basini için kaleme aldiginiz makalede bir ifadeniz vardi Avrupa liderleriyle ilgili. “Daha az konusup daha çok somut adim atmalari gerekli artik” demistiniz. Bugün buna dair bir isik gördük mü?’ sorusu üzerine Erdogan, “Bize verilen sözler eger yerine gelirse, biz de bunlara karsi örnegin ateskes hususunda kesinlikle Sarrac’i hiçbir seye zorlamayiz. Ama biz Sarac’i söyle görüyoruz. Sarrac, Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi’nin kabul ettigi bir liderdir. Hafter’in böyle bir özelligi yok.Bununla ilgili de özellikle Merkel hiçbir aksi bir ifade kullanmadi. Tablo böyle olunca, bizi oraya davet eden mesru bir hükümetin basi, digeri ise gayrimesru. Gayrimesru bir kisinin davetine icabet edenler mi bizim için önem arz eder, yoksa mesru bir yönetimin davetine icabet eden mi? Biz mesru olani yaptigimiza göre atilmasi gereken adimlar da yeri geldigi zaman rahatlikla atilabilir ve bu konuda bizim önümüz açik. Kaldi ki biz burada önemli bir adim daha attik. Nedir o? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden bununla ilgili yasal düzenleme yaparak bunu da geçirdik. Putin’e soruyorum, onlarda böyle bir sey söz konusu degil. Biz isin yasal sürecini de en ideal sekilde yapmisiz ve adimlarimizi da buna göre atmisiz. Dolayisiyla bu adimlarin neticesini de biz Libya’da görecegiz. Libya halkinin huzuru bizim için çok çok önemli.Mesela bugün gerek Salame gerek Pompeo, petrol limanlari ile ilgili aynen bizim düsüncemizi ortaya koydu. Petrol limanlari ile ilgili konuyu onlar da gündeme getirdiler. Bu bizim ne kadar önemli bir yerde durdugumuzun bir defa ispati. Hele hele Salame’nin bunu savunuyor olmasi bizim isimizi daha da kolaylastiriyor.Çünkü ben konusmamda petrol limanlari konusu üzerinde durdum ve su anda da son dönemde oradaki en önemli sikintisi petrol limanlaridir. Yani Hafter oralarda bariyer olusturmaya, baraj olusturmaya, buradan böyle bir seyin üzerine gidiyor. Bir defa Libya’nin içindeki göçler noktasinda da bunlar her tarafi ciddi manada yakip yikiyorlar. Su anda mesela Salame’nin bile gündemine girmis vaziyette. Onlar da bu konuyu gündeme getirdiler. Simdi bizim bütün bunlari bir defa dünya kamuoyuna sürekli açiklamamiz lazim, bunlarin üzerinde israrla durmamiz lazim” dedi.Türkiye barisin anahtari‘ ‘Türkiye barisin anahtaridir’ dediniz. Sosyal medyada bir kampanyaya dönüstü “Turkey for Peace” diye Aslinda Türkiye uluslararasi krizlerde bu rolü üstleniyor. Çok önemli bir görev. Masada bir agirligi oluyor Türkiye’nin uluslararasi krizlerde. Bu diplomasi hamleleri de aslinda ülkemizin belirleyici rolünü göstermis oluyor. “Türkiye dis politikasinda yalnizlasti” elestirisi yapilirken bunun önemli oldugunu düsünüyorum. Bu tür küresel sorunlara iliskin diplomasi hamleleriniz devam edecek mi?’ sorusuna Erdogan su cevabi verdi: “Su anda eger biz bir güçlü devlet isek, bir güçlü devlet olarak bizden birçok beklentiler var. Bu beklentiler karsisinda eli kolu bagli durmak mümkün degil ama bunlari da uluslararasi hukuk çerçevesinde her zaman hayata geçirmemiz lazim. Bu tür seylerde de bu tür talepler karsisinda geri durmamiz mümkün degil. Wagner diyoruz. Sudan’dan gelenler var. Ve bunlar da parali tipler. Bu paranin kaynagi neresi Abu Dabi. Para da bol ama lafa gelince de “Ben yokum bu islerin içerisinde” diyor. Biz bu gerçekleri de görüyoruz. Dolayisiyla bir yerde mazlum varsa, bir yerde magdur varsa biz burada onlara yardimci olmanin gayreti içerisinde olacagiz.Mesela biz bugün sadece Libya’yi islemedik, Idlib’i de isledik. Idlib konusunu hem Libya ile ilgili yaptigim konusmada isledim hem de Sayin Putin ile etraflica uzun uzadiya Idlib konustuk. Kendisine durumu anlattik. Kendisi de “Ilgili arkadaslarimiz disisleri, savunma, istihbarat bu iliskilerini süratle devam ettirsinler” dedi. Onlar simdi “kendilerinin canini yaktigini söyledikleri” bizim ise “ilimli muhalif” olarak baktigimiz kisilere terörist olarak bakiyorlar.Ben kendisine sunu söyledim “Bunlara terörist diyorsunuz da Esed devlet terörü estiriyor. Bu adam yüzbinlerce insan öldürdü ve hala su anda Idlib’de bombalar yagdiriliyor” Tabii bunu kabul edemiyor. Ben geçen gün televizyonda babalari 2 ay önce öldürülmüs olan 6 çocugu anneleriyle beraber gördüm. 2 yasinda, 4 yasinda, 5 yasinda çocuklarla beraber anneleri yagmur çamur içerisinde duruyor ve bunlar çadirda. Biz simdi yeni bir kampanya baslatiyoruz. Bunlar bize 30 kilometre falan yaklastilar. Simdi diyoruz ki bunlara briketten 20-25 metrekarelik baraka yapalim, üzerini brandalarla kapatalim.Hiç olmazsa bunlarin yasam kosullari biraz daha konforlu hale gelsin. Bunlari buralara yerlestirelim dedik. Simdi Kizilay’i, AFAD’i bu konuda süratle seferber edecegiz ve o bölgede bunlari yapmaya baslayacagiz. Elimizden geldigi kadariyla bunlari yapip ona göre altyapisini da yapacagiz ve oralara bunlari insallah yerlestirelim diyoruz. Bir kere daha söylüyorum; Türkiye barisin anahtaridir.‘Idlib konusu çok önemli. Türkiye disinda baska ülke var mi bilmiyorum Suriye’de Libya’da barisi getirmek için bu kadar mücadele etsin. Ama bakiyoruz Idlib’de insani kriz yasanirken dünyadan tik yok. Rusya ile bu süreçte arada bir mayhosluk olur mu, bir kirginlik olur mu? Önce onu sorayim Idlib konusunda Rusya ile anlasmamiza bir zarar getirir mi? Bir de Hakan Fidan’in Suriyeli mevkidasi ile temasi diger alanlara da yayilir mi?’ sorusuna Erdogan, “Rusya ile bizi birbirine baglayan su andaki baglar biraz farkli. Buna “stratejik” diyebiliriz ve bu stratejik baglar bizi biraz farkli birbirimize bagliyor yani klasik degil. Simdi bu stratejik baglar aramizdaki iliskileri de çok daha güçlü bir seviyeye dogru tasiyor. Burada herhangi bir sikinti yasayacagimiza da zaten benim ihtimal vermem söz konusu degil.Çok daha önemlisi istihbarat noktasinda Hakan Bey’in gerek Rusya tarafiyla gerek Suriye tarafiyla gerek Iran tarafiyla, oralardaki muhataplari ile iliskileri de su ana kadar basarili bir sekilde devam etmistir. Simdi Iran’da yeni bir istihbaratçi göreve geldi. Onunla da henüz daha görüsmeye basladigini zannetmiyorum Hakan Bey’in ama bugünlerde onunla da iliskilerini gelistirecektir. Böylece bizim etrafimizdaki ülkelerle olan bu tür baglarda Hakan Bey bu süreci zaten basarili sekilde devam ettirmektedir.Gerekse uzak ülkelerle, Amerika’sina varincaya kadar, bütün bunlarla olan baglar da sürmektedir. Ki malum bir ülkenin istihbarati zaten onun en önemli köse tasidir. Bunu da ne kadar basarili sürdürürse o kadar ülke güçlü olarak yoluna devam eder” cevabini verdi.‘Dis politikayi iki baglamda soracagim. Son gelimeler aslinda dis kaynaklardan da teslim ediliyor. Türkiye’nin diplomasinin ve barisin önünü açan adimlari Forbes dergisinde geçen tanimlamalar, Türkiye’nin basarisini takdir eden bakis açilari En son gördük, Italya’nin özellikle Yunanistan’in dogalgaz projesi olan Eastmed’i seçenek disi olarak ilan etmesi. Tüm bunlar içeride nasil karsilaniyor? Siz muhalefetin tarzini nasil degerlendiriyorsunuz? Tüm bu gelismeler tek ses olmaya yetmiyor mu? Kiliçdaroglu en son “Ne isimiz var Libya’da?” dedi. Bunu sununla sormak istiyorum; eski CHP Genel Baskani Baykal “Libya sürecinde emegi geçen herkesi tebrik ediyorum” dedi. Milli durus sergiledi. Buradaki tenakuzu nasil açikliyorsunuz?’ sorusu üzerine Erdogan, “Öncelikle Italya’nin özellikle bu dogalgaz konusundaki beklentileri, bizim Türk akim projesinin stratejik bir yatirim oldugunu göstermesi bakimindan çok çok önemli.Bu stratejik yatirim özellikle bizi birbirimize çok farkli bagliyor. Su anda Libya ile bizim bu anlasmamiz tabi Türkiye ve Libya müsterek çalisacagiz ama biz buraya üçüncü, dördüncü ülkeleri de yanimiza ortak olarak alabiliriz. Biz belki besinci ülkeyi buraya ortak olarak alabiliriz. Bu konuda da Sarrac ile aslinda düsünce birligimiz var. Onlari da aldigimiz zaman tabii çok daha farkli sekilde bir gelisme kaydedecektir. Su anda gerek Barbaros gerek Yavuz ve üçüncü bir sondaj gemisini daha su anda almanin çalismalarini yapiyoruz. 2 tane de sismik arastirma gemilerimiz var.Su anda bize mesela Somali’den teklif var. “Bizim denizlerimizde petrol var. Libya’da bu çalismayi yapiyorsunuz ama bizim buralarda da bu çalismayi yapabilirsiniz” diyorlar. Bunlar bizim için de çok önemli. Dolayisiyla burada yapacagimiz çalismalarda bizim oralarda da atacagimiz adimlar olacaktir. Bunun bize sagladigi bir sey var. Biz eskiden para vermiyorduk. Diyelim ki ExxonMobile ile diyelim ki bir anlasma yapiyorduk, gelip Karadeniz’de 1 ay, 2 ay arama yapiyorlardi. Arama maliyetleri de 200 milyon dolar Bir sey bulamiyor Bir sey bulamadiktan sonra da çekip gidiyor.Ama biz anlasmamizi öyle yapmisiz ki bir kurus da para vermiyoruz. Hep yasadik ama o zaman bizim zaten ne sondaj gemimiz vardi ne sismik arastirma gemimiz vardi. Adamlar da Karadeniz’de petrol var diye böyle bir teklifle bize geliyorlardi; yüzde 50, yüzde 50 Bulursak yüzde 50 onlar alacaklar, yüzde 50 de bize verecekler fakat bulamadilar. Keske bulsalardi da oradan bu ise baslasaydik ama ne oldu, simdi bizi de ev sahibi yaptilar. Bizim simdi iki tane sondaj gemimiz oldu. Iki tane de sismik arastirma gemimiz oldu. Dünya da sürekli bu gemileri bizden kira olarak istiyor.Italya su anda bizimle görüsmeler yapti. Libya ile yaptigimiz mutabakat çerçevesinde biz sondaj çalismalarini yapabilecegiz. Fakat bütün bunlara ragmen tüm Kibris’in etrafindan çikacak olan ürünlerin hepsi kuzey ve güneyindir. Hepsi esit oranda buralarda bu hakki paylasma imkânina sahiptir. Ama bugüne kadar Güney Kibris buna uymamistir. Hiçbir zaman da kuzey ile bunu beraber oturup konusup anlasalim dememislerdir. Su anda tabi bizim sahilimiz ile Libya sahili birbirini gördügü için burada böyle bir imkan bize doguyor ve Yunanistan’i çildirtan da zaten bu… Bir de Dogu Akdeniz’de tabi en uzun kiyi seridine biz sahibiz. Bu da bize ayri bir imkan sagliyor. Girit adasinin etrafinda kita sahanligindan bahsediyorlar. Adalarin etrafinda kita sahanligi gibi bir olay söz konusu degil. Bu sadece karasulari ile alakali. Maalesef bizimkilerden bazilari da buna uyuyorlar.Biz bu isi Kaddafi döneminde bitirmistik. Tabii Kaddafi’nin ömrü buna yetmedi. Simdi Baykal’i buraya getiren de tabi aslinda Kibris Baris Harekati. Kaddafi ile bu konuyu görüsmüs, konusmustuk ve Türkiye-Libya arasinda daha genis kapsamli deniz arastirmalari üzerinde bir anlasmayi imzaliyorduk ama ömrü vefa etmedi. Eger o dönemde bu imzalari atabilseydik, simdi bu kavgalari belki de yapmayacaktik. Öyle veya böyle su anda Sarrac ile geç de olsa bu adimi atmis olduk.Niye Miçotakis, Hafter’i Yunanistan’a çagirdi? Sadece bizi tahrik etmek için çagirdi. Bu aksam ismini vermeyecegim bir tane lider “Miçotakis sizinle tekrar arayi düzeltmek istiyor” dedi. “Nasil bir is bu? Hem benimle arayi düzeltmek istiyor öbür taraftan da gidiyor Hafter’i Yunanistan’a çagiriyor. Böyle saçmalik olur mu?” dedim. “Sen ona söyle, öncelikle bir defa bu yanlistir, düzeltsin, ondan sonra bizim görüsmemiz kolaydir” dedim. Maalesef bu tür sorunlari yasiyoruz.CHP’nin tarihinde ülkesinin degerleri hususunda tek ses olma anlayisi var midir? Hiçbir zaman olmamistir, çok istisnadir. Yani Kibris Baris Harekati’nda o zaman öyle bir tek ses olma gibi bir duruma gelindi ki koalisyon meselesi gündemdeydi. Ama bunun disinda bu kadar güzel seyler, hos seyler oluyor, bakiyorsunuz CHP “hayir” diyor. Bunu son zamanlardaki Kanal Istanbul, Marmaray, Avrasya tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü meselelerinde gördük. Çok enteresan; mesela seçim kampanyasinda bizim çadirlarin yaninda CHP’nin çadiri vardi. Ben “bir de CHP çadirina gideyim” dedim. CHP çadirina gittim, onlar da orada çay ikram ettiler. Bulundugumuz yer de tam bizim Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü görüyor; Istinye bayirinin orasi. Bir tane bayan dedi ki “Baskanim her sey iyi güzel de su Yavuz Sultan Selim Köprüsü niye?” Öyle deyince “Bu yakismaz mi? Yavuz Sultan Selim’in ülkemize, bu topraklara neler kazandirdigini herhalde tarihi okumussundur, bilirsin. Böyle bir isme burasi yakisir” dedim. “Siz oraya baska isim verebilirdiniz ama bu ismi inadina verdiniz” dedi. Böyle deyince “ben simdi anladim” dedim. Dert baska…Sanki biz ismi oraya inadina verdik. Bir tarafta Bogaziçi Köprüsü, o zaman tabii 15 Temmuz Sehitler Köprüsü degil, bir tarafta Fatih Sultan Mehmet Köprüsü. Oraya da Yavuz Sultan Selim ismini verdik. Buraya takilacak kadar ne yazik ki bakis farkli.Simdi bakiyorsun sayiyor; “Dogu Akdeniz’de su ülke var, su ülke var, su ülke var. Türkiye niye yok? Bir ülke yok, o da Türkiye” diyor. Bizim orada hala olup olmadigimizin farkinda degil. Gemilerimiz orada; sondaj, sismik arastirma Hepsi orada ama görmüyor. Sikinti burada. Bu kadar yollar yapiyoruz. Cumhuriyet tarihinde 79 senede yapilmis bölünmüs yol 6.100 kilometre. Biz bunun üzerine 22-23 bin kilometre daha yol ilave ettik iktidarimiz döneminde. Buralardan geliyorlar gidiyorlar ama bunlari görmüyorlar ne yazik ki. Mesela buraya gelmeden önce Marmaray’dan ne kadar yol yolcu geçti rakam aldim. Allah’a hamd ediyorum; 500 milyon yolcu bu süre içerisinde buradan geçti” dedi.‘Gerek Moskova gerek Berlin’de olup bitenler “arabuluculuk” mudur? Siz arabuluculuk mu yapiyorsunuz Hafter ile mesru Libya hükümeti arasinda?’ sorusuna Erdogan su cevabi verdi:“Burada arabulucu sifatiyla bulunmayi kabul edemeyecegimizi zaten Putin’e basta da söyledim. Sayin Putin burada “Ben Hafter’ tarafini halledecegim. Siz de Sarrac’i hallederseniz bu isi çözüme kavusturalim” yaklasim tarzinda. Bizim ikimizin arasindaki böyle bir yaklasim tarzidir. Yoksa ben bu noktada siyaset anlayisimda bir teröristle asla masaya oturmam, masaya oturulmasina da müsaade etmem. Mesela Sayin Trump’in YPG ve malum terörist Abdi Sahin’le ilgili adeta “bunu kabul et” diyecek kadar maalesef ileriye gitme durumu olmustu. Ben de “Sayin Baskan, ben bir teröristle asla masaya oturmam” demistim. “Hem terörle mücadele diyecegiz, uluslararasi terörle mücadelede çok ciddi kayiplar verecegiz, ondan sonra da teröristi kabul edecegiz. Ben bunu yapmam” dedim. Ayni seyi Putin de yapiyor. Tabii bu biraz insanin, siyasetçinin bakisiyla veyahut da kendi karakteri ile alakali bir olay”.Erdogan, ‘Kiliçdaroglu, “Fizan çöllerinde askerimizin ne isi var? demisti’ sorusu üzerine,“Fizan’in yerini de bilmez. Biz Fizan’a göndermiyoruz ki Trablus’a gönderiyoruz” dedi. CHP üzerinden bariz bir tablo var ortada. Siz “Yasam odalari yapalim ki sinirimiza yaklasan insanlarin yagmurdan korunmalarini saglayalim” dediniz. Kiliçdaroglu “Idlib’den gelenlerin tamami teröristtir” dedi; oradan gelen birinin söylediklerini referans göstererek. Bunu nasil yorumlamak lazim?’ sorusuna Erdogan, “Bu insanlar su anda ölümden kaçiyor. O anne ile 6 çocugunu ekranda görünce bizim hanimla beraber adeta kanimiz dondu.O yavrulara biz nasil terörist deriz? 2, 3, 4, 5, 6 o yaslardaki çocuklar… 3 tanesi okulda, 3 tanesi orada, ayaklar çiplak, çocuklar donuyor. Onlara “terörist” demek akil tutulmasidir. Bu Bay Kemal’in ilk yanlisi degil. Bir defa “Suriye’den gelenleri tekrar Suriye’ye gönderecegim” diyen bu degil mi? Bu insanlar keyfinden zevkinden mi geldiler bizim topraklarimiza?Türkiye’de öyle bir hava estirdi ki bizi elestirdiler. Bize “bunlari yediriyorsunuz, içiriyorsunuz, bunlara maas veriyorsunuz” dediler. Maas falan verdigimiz yok. Biz maasi kendi vatandaslarimizin yoksullarina veriyoruz. Bunlarin hepsi belgeli ve bu insanlarin birçogu biliyorsunuz kamplarda, konteyner kentlerde, çadir kentlerde aylarca yillarca yasadilar. Daha sonra çadir kentleri kaldirdik, imkan bulanlar evlere kiralik tasinmaya basladilar.Bunlarin hepsi sersefil degildi. Bunlar içerisinde mühendisi var, ebesi var Su anda daha uygun zemine oturttuk. Artik çadir kent kalmadi. Simdi sadece konteyner kentler kismen var. Digerleri de yerlesiyor bunlarin içerisinde. Onu da çok rahat söyleyeyim. Meslek sahibi olanlar zaten kendileri de is sahibi olmaya basladilar” cevabini verdi.”Suriye’de daha da ilerleyecegiz’ dediniz. Bunu Idlib üzerinde mi düsünmemiz lazim yoksa bizim sinirlarimizin tamami konusunda mi?’ soruuna Erdogan, “Birinci derecede su anda Idlib. Idlib’de biliyorsunuz gözlem noktalarimiz var. Gözlem noktalarinda son zamanlarda Halep’ten oralara bazi saldiri atislari oldu. Gereken cevaplar gerektigi anda gerektigi sekilde de veriliyor.Ayrica malum Tel Abyad ve Resulayn arasi bizim kontrolümüz altinda. Orada da bizim isi birakmamiz mümkün degil. Biz bu Resulayn ile Tel Abyad arasindaki yeri öyle bir hale getirmek istiyoruz ki burada dünyadan bize destek gelmezse, gerekirse biz yardim da toplayarak, buralarda kendi plan projemizi hayata geçirelim. Bunu yaparsak gerçeklestirirsek burasi çok daha farkli bir hale gelmis olur. Buralar Baris Sehirleri halini alir” cevabini verdi.CHP “FETÖ’nün siyasi ayagi arastirilsin komisyonu” önergesi verdi. AK Parti ve MHP karsi durdu. Bahçeli “Hakim degiliz, savci degiliz. Meclis’te arastirilmasi dogru degil. Bunun yerine sözde ‘Yurtta Sulh Konseyi’ arastirilsin” dedi. Siz ne diyorsunuz buna?’ sorusu üzerine Erdogan, “Bahçeli’nin bu yaklasimi isin bir boyutu. Isin bir baska boyutu da bana göre sudur: Iddia sahibi kim? CHP… Sen iddia sahibi olduguna göre bir defa bu iddiani ispatlamakla mükellefsin. Ispatla bunu. Parlamentonun içinde veya herhangi siyasi partide, AK Parti’de, MHP’de bu tür adamlar mi var? Hadi ispatla. Eger ispatlayamiyorsan demek ki bunlar sende… Ya CHP içinde var, ya IP’te var, ya HDP’de var. Çikar o zaman sen bunlari, ispat et. Bunu ispatlayamayan bu parti parlamentonun tamamini zan altina almak için böyle bir yola basvurdu.Daha geçenlerde Urla Belediye Baskani’nin FETÖ’cü oldugu ortaya çikti. Su anda ne oldu? Tutuklu içeride. Mahkemesi devam ediyor” dedi.‘Seçimden önce de babasi uyarmis. Seçimden önce babasi Kiliçdaroglu’na gidiyor diyor ki “Benim oglumu aday yapmayin, FETÖ’cüdür, sizin basiniza is açar” diyor’ sorusu üzerine Erdogan, “Daha bunlarin neleri neleri çikacak. Var. Bu süreç bu sekilde devam eder. Zira bu terazi bu kadar sikleti çekmez. Simdi bu pisliklerden kurtulmak için parlamentonun üzerine bunu yikmak istiyor. Bunun bedelini bir defa ödeyecekler. Önce sen iddia sahibisin, bu iddiani ispatla. Meclis’i buna karistiramazsin” dedi.‘Macron hem Dogu Akdeniz’e savas gemisi gönderme hem Türkiye’ye karsi ileri geri konusma hali içinde. Fotograf çekiminde bile tavirlariyla rahatsizligini ortaya koyuyor. Genel olarak bu tavrini nasil degerlendiriyorsunuz? Fransa tek ses midir? Bölünmüslük var mi içinde size göre?’ sorusuna Erdogan, “Bence bu konuda biz Fransa’yi karsimiza alip da ona belli bir yer verme noktasina gitmemize gerek yok. Yani su anda Fransa’ya karsi gerek Hafter tarafinin gerekse Sarrac tarafinin çok da sicak bakar yanlari yok. Zaten böyle olsaydi bu anlasma Fransa ile yapilirdi.Su an itibariyla Fransa’nin bölgeye özellikle Kuzey Afrika ülkelerine bir ilgisi, alakasi var ama bu uçak gemisini bölgeye göndermesinin ne anlama geldigini zaman içerisinde görme firsatimiz olacak. Bu aksam kendisiyle de fazla muhabbet etme imkanimiz olmadi. Libya konusunda içerideki müzakerelerde de çok ciddi bir sey söylemedi diyebilirim. Dolayisiyla atilacak adimlarda da bundan sonraki sürece yönelik tek önemli avantaji BM Güvenlik Konseyi üyesi olmasi.Ve üyeligin ona saglamis oldugu avantajlari kullaniyor olabilir. Bu en önemli yönü. Bu aksam bir seyi söyledim o da su “Bu metin BM Güvenlik Konseyi’ne gidecek ve Konsey metni onarsa uygulamaya geçecek ama onamazlarsa metin uygulamaya da geçemeyecek.” Böyle bir durum söz konusu. Onun için tabi Fransa’nin burada önemli bir konumu var. AB bu sürece adeta koordinatör sifati ile girsin yaklasimina da bizler “BM varken AB’nin sürece koordinatör olarak girmesi dogru olmaz” demek suretiyle ikili görüsmelerde ona karsi durduk” cevabini verdi.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —