Davutoglu: 'CHP ile birbirimizi daha iyi anliyoruz'

Davutoglu: 'CHP ile birbirimizi daha iyi anliyoruz'

1.08.2015 10:25:22 0
Davutoglu:
Basbakan Ahmet Davutoglu, CHP ile yapilan koalisyon görüsmelerine iliskin açiklamalarda bulundu.Basbakan Ahmet Davutoglu, CHP ile yapilan koalisyon görüsmelerine iliskin, “Biz bir koalisyon hükümeti teklifi yapmisiz, yapmamisiz gibi tartismalarin bu anlamda bir karsiligi yok. Biz zaten karsilikli olarak bu görüs ayriliklarini kapatmaya çalisiyorduk ama sundan eminim. Önümüzdeki dönemde ister iktidar ve muhalefet olarak karsilikli pozisyonlarda olalim, isterse sartlar gerektirdiginde tekrar bir takim ortakliklar önümüzdeki seçim veya sonrasini kast ediyorum, birbirimizi simdi daha iyi anliyoruz” dedi.Basbakan Ahmet Davutoglu, TRT ekranlarinda gündeme iliskin açiklamalarda bulundu. AK Parti’nin kurulus yildönümünün hatirlatilmasi üzerine Davutoglu, “Bugün bizim için bir onur günü. Sehitlerimizin mevcudiyeti bu onur gününe büyük bir hüzün ve boyut katti. Ayrica yine bir demokrasi magduriyeti ve demokrasi mücadelesinin üzerindeki baski anlaminda Rabia’nin da bugün yildönümü. Iki sene önceki Rabia dün Adeviyye meydaninda demokrasi için yürüyen halka yönelik yapilan katliamdi. Bu hüzünlerin arasinda onurla 14.yilimizi idrak ettik” diye konustu.Bir muhasebe yapma imkani da bulduklarini ifade eden Davutoglu, “AK Parti konjonktürel bir siyasi hareket degil. Yeni bir parti olarak dogdu 14 Agustos 2001’de. Ama kökleri çok derinden gelen ve o derinden gelen kültürel köklerden beslenen bir hareket olarak da çok kisa sürede millete mal oldu. 14 yil içinde o gün yola çikan kurucu genel baskanimiz ve Sayin cumhurbaskanimizin öncülügünde yola çikan kadro çok önemli basarilara imza atti. Devletin üst kademesinde üstlenen görevler bakimindan baska hiçbir partiye nasip olmayan önemli misyonlar üstlenildi. AK Parti’den iki Cumhurbaskani. 11. Cumhurbaskanimiz Sayin Abdullah Gül, 12. Cumhurbaskanimiz Sayin Recep Tayyip Erdogan çikti. Her ikisi de parti kurulurken de bir aradaydilar. Bu zorlu mücadelede de omuz omuza birbirini takip eden iki Cumhurbaskani olarak ayni siyasi kadroyu temsil ettiler. Yine 3 Basbakan çikti. Sayin Abdullah Gül, Sayin Recep Tayyip Erdogan ve arkasindan benim üstlendigim görev. 5’te Meclis Baskani çikardi kendi içinden. Sayin Bülent Arinç, Mehmet Ali Sahin, Köksal Toptan, Cemil Çiçek ve simdi Ismet Yilmaz. Bir kadro kendi içinden bu derece köklü devlet adamlari ve temsil kabiliyetini üstlenen liderler öncüler çikarmissa basli basina zaten basarinin önemli göstergesi. Tam da böyle kritik bir asamada hükümet kurma asamasinda 14 Agustos 2001’i anmamiz 14. yili anmamiz bizim için bu 14 yilin muhasebesini yapmak ve oradan aldigimiz hizla, oradan aldigimiz ask ve sevkle o günkü kurucu kadrolarin ortaya koydugu kurucu deger ve ilkelerle yola devam noktasinda güçlü bir ilham verdi” ifadelerini kullandi.“ISTISARELERIMIZI YAPTIK VE 3 KOMISYON OLUSTURDUM HER BIR PARTIYE DÖNÜK OLARAK. CHP, MHP VE HDP ILE ILGILI OLARAK. ÇOK HAZIRLIKLIYDIK” CHP ile koalisyon görüsmelerinin dün itibariyle sona erdigi ve sürecin nasil ilerlediginin sorulmasi üzerine Basbakan Davutoglu, sunlari kaydetti: “Bir planlama yapariz 7 Haziran günü. Ben Konya’dan Ankara’ya gelirken zihnimde bu dönemde ne yapilacagiyla ilgili o andan itibaren düsünmeye baslamistim. Bir koalisyon zaruriyeti ortaya çikmisti. O günden bugüne de hep ayni çizgiyi korumaya çalistim. O andan itibaren MYK’da, MKYK’da, Bakanlar Kurulu’nda hep istisarelerimizi yaptik ve 3 komisyon olusturdum her bir partiye dönük olarak. CHP, MHP ve HDP ile ilgili olarak. Çok hazirlikliydik. Bütün bu metinleri ifadeleri, açiklamalari uyusan uyusmayan yönleri ortaya koyduk. Cumhurbaskanimiz bana görevi tevdi ettiginde bu hazirliklar tamamlanmisti. Hemen arkasindan 9 Temmuz’da görevi aldim. 13 Temmuz’da Sayin Kiliçdaroglu, 14 Temmuz’da Sayin Bahçeli, 15 Temmuz’da HDP Es Baskanlariyla görüstük. Sayin Kiliçdaroglu ile oturdugumda son derece samimi bir diyalog içinde yöntemi biz konustuk. Koalisyon olup olmamasinin ötesinde yöntem üzerinde mutabik kaldik. Yani bu süreç içinde birbirimize karsilikli saygi etrafinda acaba bir koalisyon kuralim mi diye birlikte çaba sarf edelim. Sunu herkesin görmesi lazim. CHP Ak Parti iliskisi 1. Meclise, Mesrutiyete ilk mesrutiyete kadar giden neredeyse 1876’lara kadar iki farkli akimdan beslenen siyasi akimlariz. Bundan daha dogal bir sey yok. O zamanda bu zamana özellikle yakin dönemde AK Parti tek bir kanat olarak dogmadi. Bünyesinde eski CHP’lileri de barindirdi. Nihayet bakildiginda siyasi akim olarak milli kültürel dokulardan beslendi AK Parti’de CHP’de. Bu kültürel dokularin farkliliklari dogaldir. Derin farklilar oldugunu ikimizde oturdugumuzda biliyorduk, bir güven problemi oldugunu da biliyorduk. Bunu ifade etmisti Sayin Kiliçdaroglu, ‘Karsilikli güven ihdasina ihtiyaç var’ diye.”Istiksafi görüsmelerde 35 saat çalisildigini kaydeden Davutoglu, “Neticeye baktigimizda koalisyon hükümetin çikmamis olmasi bir basarisizlik gibi algilanir ama bu sürecin kendisi önce bir basari hikayesidir. Ne elde ettik; taraflar birbirlerine örnek teskil edecek daha sonraki dönemlerde de olumlu bir sekilde hatirlanacak siyasi nezaket kurallarini, çok olgun bir üslubu tecrübe ettiler ve basariyla hayata geçirdiler. Bunda AK Parti tarafi olarak bizim, CHP tarafi olarak oradaki muhataplarin ve iki genel baskanin katkilari oldu. Siyasi tansiyon bugün Türkiye’de düsmüs ve bir olumlu atmosfer olmussa bu sürecin etkisi var. Ikincisi güven meselesi. Eminim suanda Sayin Kiliçdaroglu ve bizim aramizda ve iki heyetler arasinda ilk görüsmeye göre güven çok daha güven ihdasi mümkün olmustur. Çünkü bu konular disariya yansitilmayacak dedik. Yansitilmadi, su kurallar içinde denildi, kurallar hep beraber tespit ettigimiz kurallara uyuldu. Peki ‘koalisyon niye olmadi’ sorusuna geldigimizde; o derin görüs ayriliklarinin farkindaydik. Yapilan koalisyon müzakereleri degildi. ‘Acaba koalisyonu nasil gerçeklestirebiliriz’ diye bir egzersizdi” dedi.“BIZ BIR KOALISYON HÜKÜMETI TEKLIFI YAPMISIZ, YAPMAMISIZ GIBI TARTISMALARIN BU ANLAMDA BIR KARSILIGI YOK” Pazartesi günü bir araya gelindiginde saatlerce brifing aldigini kaydeden Davutoglu, söyle konustu: “Sayin Kiliçdaroglu da aldi. Iki konuda dogrusu bizim uzun süreli bir koalisyonda karsilasacagimiz zorluklar oldugunu bizim taraf olarak hissettik. Biz 12 yillik kazanimlari sürdüren bir koalisyon istiyoruz. Tabi CHP elestirmek açisindan demiyorum, 12 yillik dönemi bir yikim bir olumsuzluklar dönemi olarak görüp bir onarim hükümeti gibi bir kavram. Uzlasmasi en zor alan buydu. Burada iktidar ve muhalefet olarak pozisyonlarimiz samimi ve karsilikli olarak dürüst pozisyonlardi. Bu pozisyonlari bir araya getirmek bizim açimizdan güçlükler vardi. Bazi ifadelerde bu anlamda zorluklar vardi. Ayrica basta dis politika ve egitim olmak üzere bazi muhtevayla ilgili konularda da derin görüs ayriliklari var. Sunu biz rahatlikla söyleyebilirdik; ‘hadi gelin uzun süreli bir hükümet kuralim’. Bir hükümet kurup, 3 ay, 4 ay, 4 yil diye düsünülen hükümeti çok daha önceki asamalarda eger bu derin görüs ayriliklari sebebiyle bozulmasiyla gibi bir tabloyla karsi karsiya kalsaydik sükûtu hayal olurdu. Iki ana akim siyasi bünyesinin sarsilmasi marjinal egilimlere yol açabilirdi. Benim hem ülke selameti hem de hepimiz açisindan bu seyleri test ettigimiz bir dönem oldu. Ama bu koalisyon kuramayacagimiz anlamina gelmeyebilirdi. Çok da anlastigimiz hususlar var, hala var. Dünkü toplantida o hususlari da teyit ettik. Yeni özgürlükçü bir anayasa, seçim barajinin düsürülmesi, seçim kanunda yapilacak degisiklikler, iç tüzükte yapilacak degisiklikler, HSYK’da özellikle hakimlerin ve savcilarin ayrilmasi gibi birçok konuda da anlastigimiz unsurlar var. Bunlari suanda biliyoruz. Biz o zaman bir reform hükümetiyle süreli ve seçim odakli bir sey üzerinde durduk ve bunlari samimiyetle tartistik. Sayin Kiliçdaroglu ve ekibine tesekkür ediyorum. Sonunda da bu model CHP tarafindan kabule sayan olmadigi için ve iki tarafta daha test asamasinda suanda bu müzakerelerin yürütülecegi zemin olmadigina karar verildi. Dolayisiyla biz bir koalisyon hükümeti teklifi yapmisiz, yapmamisiz gibi tartismalarin bu anlamda bir karsiligi yok. Biz zaten karsilikli olarak bu görüs ayriliklarini kapatmaya çalisiyorduk ama sundan eminim. Önümüzdeki dönemde ister iktidar ve muhalefet olarak karsilikli pozisyonlarda olalim, isterse sartlar gerektirdiginde tekrar bir takim ortakliklar önümüzdeki seçim veya sonrasini kast ediyorum, birbirimizi simdi daha iyi anliyoruz. Bu bir kazançtir. Teklif yapildi yapilmadi gibi bir tartismanin karsiligi yok.”“FAYDALI BIR SÜREÇ OLDU. BIR KAZANIM OLDU” Dünkü masadan ayrilis sürecinde kurallar oldugunu ve karsilikli sert açiklamalarin olmadiginin sorulmasi üzerine Davutoglu, “Çok seviyeli, çok gerçekten entelektüel düzeyde çok yogun görüsmeler olmus. Dogrusu bende bulunmak ve tartismalara katilmak istedigim yerler oldu. Ortak noktalar bastakine göre daha fazla oldugu da görülüyor. Ama bazi görüs ayriliklari da anlasilmis gibi görünen hususlarda derinlemesine bir koalisyon müzakerelerine gelindiginde detaylarda çok anlasilmasi güç noktalar çikacagi da asikar. Faydali bir süreç oldu. Bir kazanim oldu. Bu anlamda seviyeli bir görüsmenin nasil olacagi konusunda da güzel bir örnek teskil edildi. Bizim yaptigimiz iki görüsme de sadece konuyla ilgili hususlar degil, diger alanlarda yaptigimiz sohbette gayet seviyeli ve karsilikli saygiya dayali bir biçimde gerçeklesti. Bu bir kazanimdir” degerlendirmesinde bulundu.“BEN 8 HAZIRAN’DAN ITIBAREN HÜKÜMET ORTAKLIGI KONUSUNDA ILK KONUSMALARIMI YAPTIGIMDA MUHATAPLARIMIN ZIHNIYETINDE AK PARTI ILE HERHANGI BIR SEY YAPMA DÜSÜNCESI YOKTU” CHP ile masaya oturmaya baslama karari verildigi andan itibaren Davutoglu’nun koalisyon kurmak istemedigi ve bu kararda Cumhurbaskani’nin rolünün oldugu yönündeki açiklamalarla ilgili Davutoglu, “Bir kere bunu söyleyen arkadaslar, 7 Haziran’dan itibaren bugüne kadar, tüm siyasi liderlerin konusmalarini alsinlar, kelime analizine tabi tutsunlar, en az erken seçim diyen muhtemelen benimdir. Bu erken seçimin kötülügünden falan degil. Ben olaya sistematik bakmak gerektigini düsünüyorum. Millet bize bir görev vermis. ‘Seni en büyük parti yapiyorum. Dolayisiyla hükümet kurma ve ülkeyi yönetme sorumlulugunu sana yüklüyorum. Bundan taviz verme, bunun geregini yap. Ama bu sefer geçmis 12 yil gibi degil, yeni bir hükümet kurarken diger partilerle de görüserek bunu kur. Bir ortaklik kur.’ Üçüncü olarak da, ‘çok olumlu isler yaptin ama bazi eksiklikler olabilir bu 13 yilda çikmis olan. Bu meyilde kendine çeki düzen ver.’ Ben bu 3 mesaji son derece dürüstçe aldim, kurullarimiz da aldi. Üçüncüsü daha içe dönük bir mesajdi, hala üzerinde çalistigimiz noktalar var. Kendimizi daha iyi anlatabilmek için ne yapmamiz gerektigiyle ilgili. Iki hususta samimiyetimizden kimse süphe edemez. Cumhurbaskanimiz bize görev vermeden önce ben heyetleri olusturdum. Niyetimiz erken seçim olsaydi küçük demagojiler yapardik, karsilikli suçlamalar yapardik. Agzimizdan hiçbir demagojik bir söz çikmadi o günden bu güne. Niyetimiz samimiydi; hala samimidir. Ben 8 Haziran’dan itibaren hükümet ortakligi konusunda ilk konusmalarimi yaptigimda muhataplarimin zihniyetinde AK Parti ile herhangi bir sey yapma düsüncesi yoktu. Psikoloji ona uygun degildi. HDP zaten ‘AK Parti ile asla’ aynen ifade budur. ‘AK Parti ile asla dogrudan veya dolayli olarak isbirligi yapmayacagiz.’ Sayin Bahçeli o gece kendisinin ne yapacagindan daha çok, bizim ne yapmamiz gerektigini ifade eden ve bizi kategorik olarak nerdeyse sanik sandalyesine oturtan bir tavir sergiledi. CHP yüzde 60’lik bloktan bahsetti. Yani bizimle koalisyon görüsmesi yapmaya dair uygun bir zemin yok görünüyordu. AK Parti’deki bazi makamlarin alinacagi vehmine kapildilar. Onlar biz ‘Hayir’ dedikleri halde, onlar bizi denklemin içinde görmedikleri halde en basindan itibaren, biz dedik ki; bu ülkenin yönetme sorumlulugu bizde ve geregini yapacagiz. Su ana kadar da, 2 buçuk aya yaklasti, bir yönetim boslugu olusmasina izin vermedik. Bir yanda da karsit bütün muhataplarimizi yumusatabilmek için her türlü çabayi gösterdik” seklinde konustu.“CUMHURBASKANIMIZIN DA BU KONUDA ‘SUNLARLA KESINLIKLE OLMASIN’ VEYA ‘SÖYLE YAPALIM’ GIBI BIR TELKINI BANA OLMAMISTIR” Davutoglu konusmasini söyle sürdürdü: “Cumhurbaskanimiz görevi verdi, o güne kadar birçok sey söylendi. Görev benim, ben siyasi liderlerle tabi ki bulusacagim. HDP ile bulusma konusunda bazi kaygilar iletildi. Çünkü HDP tarafindan AK Parti’ye yönelik çok agir ifadeler kullanildi. Ama ben hepsiyle ayni samimiyetle görüstüm. Çünkü nihayet hiçbir partiyi dislamak hiçbir partiyi siyasetin disinda görmek dogru degil. AK Parti ile asla olmaz diyenlerle de ben gittim yerlerinde konustum. Kibir yapmadim, yukaridan bakmadim; sen beni istemiyorsan bende seni istemiyorum demedim. Sayin Cumhurbaskanimiz ile benim aramdaki görüs ayriliklari konusuna gelince, bunu kim yapmis olursa olsun hem gerçekten uzak hem de çok kötü bir oyunun içinde. Ben onlarin hepsini görüyorum. Sadece partiler degil, disaridan da Cumhurbaskanimiz ile benim aramda görüs ayriligi var tezi üzerinden tezurat yapanlarin hepsini biliyorum. Aslinda su dönem bazi kisilikleri, bazi davranislari görebilmemiz bakimindan da sihhat belirtisi oldu. ‘Davutoglu beni tahrik edebilmek için bir takim vehimleri üzerimize salmak için, kongre kaygisiyla koalisyon kurmak istiyor. Cumhurbaskani ise seçime gitmek istiyor.’ Bunlar da dahil üretilen tezuratlarin hepsi ayan ve beyan ortaya çikti. Ben sadece ve sadece kendimle tutarli olmaya çalisirim. Dava arkadaslarim, parti içindeki kurullarimla istisare etmeye özen gösteririm, Cumhurbaskanimizla her asamada istisare ettik. Çünkü beni görevlendiren Cumhurbaskanidir, benim Cumhurbaskaniyla istisare etmemden daha dogal bir durum yoktur. Ama hükümet kurma görevini alan benim, Sayin Cumhurbaskanimizin da bu konuda ‘Sunlarla kesinlikle olmasin’ veya ‘Söyle yapalim’ gibi bir telkini bana olmamistir. Bunlar çok küçük ayak oyunlari. Önemli olan dogru olani yapmak. Her sey örtülür, milletimiz bunu görür. Her sey örtülebilir, her sey gizlenebilir ama iki sey gizlenmez; dogallik ve samimiyet. Bir asamada anlasilmasa dahi samimiyet mutlaka kendini ortaya çikartir. Gayri samimi tutumda bin dönem örülse dahi bir müddet sonra siritir ortaya çikar. Hayatini maske takmakla ve degisik konjoktürlerle degisik güç çevrelerine yaranmakla geçiren insanlarin akibetlerine akin hiçbir sey olmamislardir. Ama ihtiraslari ve bir takim hesaplarin disinda kalarak kendi dogrulariyla hareket eden ilkeli insanlar ise bir dönem ithama, töhmete maruz kalsalar da mutlaka gerçek yüzleriyle tarih sahnesinde hep hayirla anilirlar. 7 Haziran’dan bu güne ne söylediysem onu yaptim. Birisi de çiksin desin ki su degil de bunu yapti. Dolayisiyla bu elestirilerin karsiligi yok. Verdigi söze sadik kaldim, ilan ettigim yol haritasinda da hiçbir zaman sapmaya mahal vermedim.”Basbakan Ahmet Davutoglu, TRT ekranlarinda gündeme iliskin açiklamalarda bulundu. Davutoglu, “Sayin Kiliçdaroglu ile koalisyon görüsmeleri anlaminda tekrar görüsme olacagi su anda görünürde yok. Ama kendisiyle sunda mutabik kaldik; bundan sonra bu ülkenin her sorumlulugu hepimizin üzerinde. Ihtiyaç oldukça ya arkadaslar üzerinden ya da dogrudan görüselim dedik. Mecliste beraber olacagiz, birçok reforma ihtiyaç olabilir, birçok karari almaya ihtiyaç olabilir. Temaslarimiz bundan sonra, simdiye kadar oldugunda daha sihhatli bir sekilde yürür. Benim hükümet süreci ile ilgili baska bir partiye, ne yapacagini ödev verir gibi konustugumu kimse görmedi. Sayin Bahçeli ve MHP ilk andan itibaren bize ödevler verdi, kendisi ne yapacagini söylemedi. CHP ile AK Parti bir araya gelsin hükümet kursun. Birakin da ona biz karar verelim; kurariz, kurmayiz. Ben simdiye kadar bunu zikretmedim. Çünkü sürecin dogasi geregi bu dogru bir sey degildi. Saygi görmek isteyen saygi gösterecek. Ben Sayin Bahçeli ile ikili görüsmelerimde hep nezaketimi giyabinda da ifade etmisimdir. Bazen yazili açiklamalara yansiyan ifadeler, ülke sorumlulugu ve böyle bir kritik dönemde talihsiz bulmusumdur. Ödev vermeyelim birbirimize, ödevi millet verdi. Oturup konusalim. Anlasabilirsek anlasiriz. CHP de oldugu gibi anlasamazsak yine konusmaya devam ederiz. Sayin Bahçeli’nin bize görev verir edayla konusmasindan biz rahatsiz oluruz. Ben en basinda verdigim söze sadigim. Sayin Bahçeli’ye Kiliçdaroglu ile yaptigim görüsme sonrasinda, eger sizde koalisyon kurma niyeti varsa, es zamanli olarak konusmaya devam edelim, sizinle uygun zemin çoksa vakit kaybedilmez, bir ortaklik kurma çalismalarini sizinle de yürütürüz. Eger bizim erken seçim niyetimiz olsa niye bu kadar çaba sarf edelim. Ama Sayin Bahçeli’nin dedigi, ‘Siz CHP ile konusun, millet bize ana muhalefet görevi verdi.’ Daha önce de 20 Haziran da erken seçime gidilmeli dedi, erken seçim içinde 15 Kasim tarihini söyledi. Sayin Bahçeli görüsmeye açik oldugunu söyledi ama bir heyet olusturmadik CHP gibi. Temas noktalarimiz olsun dedik, her an tekrar görüsebilelim dedim” diye konustu.“BANA HIÇBIR KOALISYON SINYALI VERMEYEN SAYIN BAHÇELI’YDI. BEN BUNLARI BILEREK DÜN ERKEN SEÇIMDEN BAHSETTIM” “Haziran’da erken seçim” diyenin Bahçeli oldugunu hatirlatan Basbakan Davutoglu, “’Bize ana muhalefet partisi verildi’ diyen Sayin Bahçeli idi. Bana hiçbir koalisyon sinyali vermeyen Sayin Bahçeli’ydi. Ben bunlari bilerek dün erken seçimden bahsettim. Bana en basinda deseydi ki; ‘bizde koalisyon düsünebiliriz, CHP ile es zamanli yapalim’ deseydi. Es zamanli yapardik. Suana kadar zaman kaybetmezdik. MHP ile mesafe almis oldugumuzu görseydik CHP’ye derdik ki, ‘kusura bakmayin burada koalisyon ihtimali daha yüksek’. Sayin Kiliçdaroglu da MHP ile görüsün onunla daha kolay yapacaksaniz onu yapin da dedi. Bahçeli gerek yok dedi. Simdi vakit kaybindan bahsediliyor dünkü açiklamada. 14 Temmuz’dan biz bugüne kadar ayni CHP gibi bütün müktesebati gözden geçirip ayni yol alabilirdik. Vakit kaybi varsa, biz kimseye taahhütte bulunmadik, CHP ile koalisyon kuracagiz diye. CHP’de taahhütte bulunmadi. Deneyecegiz dedik, denedik. O arada vakit kaybetmezdik eger MHP bize koalisyon isigi, sinyali verseydi vermedi. Ben açikçasi o görüsmede de olmazsa daha sonra erken seçime nasil gideriz diye, ikinci tur görüsmede nasil yapabiliriz diye düsünüyordum Sayin Bahçeli ile. Çünkü bir koalisyon için isik görmemistik. Yanlis anlasilmak istemem. O birlikte olmadi sunu da demedi Sayin Bahçeli, CHP ile olmadigi ortaya çikinca ‘gelin birlikte koalisyon görüsmeleri sizinle yapabilirizin’ de sinyalini vermedi. Onu yapabilmis olsaydi belki biz CHP ile daha hizli bir takvimle MHP ile görüsebilecek bir aralik kalirdi. Bize görüsmeye gerek yok bizimle ama isterseniz görüsebiliriz denildi. Simdi ben sözümü verdigim için görüsme talebinde bulundum. Bugün cevabini aldik” ifadelerini kullandi.“SADECE BIZE GÖREV VERDINIZ. SIZ NE YAPTINIZ, SIZ NE YAPACAKSANIZ?” Pazartesi günü MHP ile görüseceklerini kaydeden Davutoglu, sunlari kaydetti: “Biz vakit geçirmeye oynamadik, tiyatro da yapmadi kimse. Biz Sayin Kiliçdaroglu ile görüsmeyi bosuna yapmadik. Bir taraftan ülke terör saldirisi altinda, bir taraftan operasyonlari yöneteceksiniz, günlerce burada sabahladik neredeyse, diger taraftan hükümet görüsmeleri yürütmeye çalisiyoruz vakit kaybindan bahsediliyor. O zaman bugün söyledigim sey; Peki biz bunlari yaparken siz ne yaptiniz. Sadece bize görev verdiniz. Siz ne yaptiniz, siz ne yapacaksaniz? Millet hepimize görev vermis. Ne teklif ettiniz. Siz sunu yapin demenin ötesinde. Bende sunu yaparim diye niye önerdiniz. Sartlar öne sürmek bir takim seyleri zikretmek dogru degil. Dikte etmekte dogru degil. Sunlar olursa konusuruz olmaz. Dolayisiyla bugün itibariyle MHP ile de bu çerçevede konusacagiz ama bu arka planin bilinmesi önemli. Biz bu dönemde hükümet görüsmeleri yaparken oyalanmayla ugrasmadik. Ülke yönettik. Yüregimiz yanarak sehit cenazelerinin basinda esleriyle aileleriyle beraber olduk. Güvenlik ikazlarina ragmen ben Ceylanpinar’da vatandaslarimizla kilometrelerce yolu yürüdüm ki sunu göstermek için burada Türk, Kürt, Arap hepimiz birlikteyiz diye. Bir elimiz yagda bir elimiz balda tatil yapmadik biz bu dönemde. Oyalamada yapmadik. Bunlar bizim üzerimizdeki ulvi görevdir. Simdi hepimizin birbirimize saygiyla görev yapma bilinciyle birbirimizi anlamamiz lazim. Siyasi liderlerden muhataplarimdan benim tek bekledigim karsilikli nezaket iyi bir uslüp, iyi bir istisare yöntemi ve ortak oldugumuz hususlarda birlikte hareket, ortak olmadigimiz hususlarda karsilikli saygiyla hayir bunlarda anlasamiyoruz diye ama birbirimizi demagojik ifadelerle ve gerçekten zedeleyici üslupla rencide etmemek.”“GEREKIYORSA ÜÇÜMÜZ BIRARAYA GELELIM. BUNDAN ÇEKINMEM BEN” Türkiye’nin seçime nasil gidecegi sorusuna Davutoglu, “Olabilecek senaryolari zihnimde siralamistim. Olabilecek en iyi senaryo sürdürülebilir hükümet kurmaktir. CHP ile olabilecek senaryolarin degisik versiyonlarini denedik olmadi. MHP ile benzer senaryolar vardi zihnimizde ama bir kismini MHP en basindan kendisi devre disina çikardi. Ben bu iste ben yokum anlamina gelen o kadar çok söz sarf edildi ki. Biz hesaplarimizi yaparken onu gözeterek yapmak zorunda kaldik. Simdi yine pazartesi hiçbir önyargi olmadan oturup konusacagiz. Birbirimizi rencide etmeden ortak seyler etrafinda hükümette kurmak da dahil seçime gitmek de dahil her seyi konusmaya haziriz. Bizden bu anlamda engelleyici bir tutum olmaz. Ama dün erken seçim bahsetme sebebim, daha önce Sayin Bahçeli ve MHP yetkililerinin koalisyonla ilgili verdikleri olumsuz ifadeler ve bu konudaki açik niyet negatif niyet beyanidir. Simdi oturup konusacagiz. Bu durumda elimizde 23 Agustos’a kadar ya bir hükümet kurmak, ya Meclis karariyla seçime gitmek benim tercihimi açikça söyleyeyim; 23 Agustos’tan sonra bu meselenin Cumhurbaskanimiza tevdi edilmesine ihtiyaç duyulmayan bir yöntemi bizim kendi aramizda partiler olarak liderler olarak çözmemiz ve bulmamiz. Bu milletin bize olan güvenini arttirir. Seçime gitme kararini da birlikte alsak denedik olmadi ama kendi kararlariyla gittiler. Bir olaganüstü hal olmadan götürdüler. Cumhurbaskanimizin kuracagi bir hükümet formülü 23 Agustos’tan sonra birbiriyle anlasmasi çok zor 4 partiden olusan bir Bakanlar Kurulu görüntüsü gibi bir sey verir ama bu seçime götürecek terörle mücadele ediyoruz. Ekonomik küresel alanda bir kriz yasaniyor. Bütün bunlarda etkin karar almamiza engel olur. Sayin Bahçeli daha önce mevcut hükümetle seçime gidilebilir diye bir ifadesi var mesela. Seçim karari almak suretiyle mevcut hükümetle gidilebilir diyor. Bunlari ben kimseye empoze ediyor degilim. Bunlar ihtimaller arasinda. Benim çagrim Sayin Bahçeli’ye ve Kiliçdaroglu’na degisik alternatifleri birlikte düsünelim, gerekiyorsa üçümüz bir araya gelelim. Bundan çekinmem ben. Yeter ki siyasi liderler oturdular ve bir çözüm buldular dedirtelim. Bunu dedirtebilirsek siyasete güven artar. 45 günlük süre niye verildi biliyor musunuz? 12 Eylül anayasasinda Cumhurbaskanina yetki? Çünkü 12 Eylül’den önce hükümet kurulamadi bu ülkede. Azinlik hükümetiyle götürüldü. Bu güvensizlik böyle bir tedbiri gerektirir. Böyle bir güvensizligin tekrar siyaset kurumuna atfedilmesindense biraraya gelelim. Konusalim. Cumhurbaskanimizin kararina birakmadan bir çözüm bulalim. Birakilirsa bu gayri yasal mi? Hayir anayasa bunu tanimliyor. Halk hepimize soracak” degerlendirmesinde bulundu.“TÜRKLER ILE KÜRTLER KARSI KARSIYA DEGILDIR” Çözüm süreci ve terörle mücadeleyle ilgili Davutoglu, “Türkiye’nin tarihten gelen güçlü kültürel dokulari oldugu gibi yakin tarihimizden gelen çok ciddi meseleleri de var. Onu görmemiz lazim. Suana kadar PKK’nin egemen oldugu bir yerde herhangi ikinci bir düsünceye firsat taninmamistir. 90’li yillarda Irak’ta Barzani ile yapilan çatismalari herkes bilir. Kobane’de kendileri gibi düsünmeyen herkesi sürdüler, daha DEAS oraya gelmeden 2013’te. Bölgede iki akim var. Tek tiplestirici, totaliter, diktatöryel davranislar sergileyen rejimler ve terör örgütleri, ta bunun karsisinda ise bütün çesitlilikleri kültürel zenginlik olarak görüp barisçil bir sekilde demokratik bir ortamda bir arada yasamaya çalisanlarin olusturdugu siyasal akim. Türkler ile Kürtler karsi karsiya degil. Türkiye demokratik bir ülke.12 Eylül’ün bütün kalintilarini, asimilasyon politikalarini yerle bir ettik AK Parti olarak. Onlarin hepsini tarihin çöplügüne attik. Bizim bunlari yaparken PKK’nin yaptigi tehdit dolayisiyla yapmadik. Inandigimiz için yaptik. Sundan emin olsun bütün vatandaslarimiz. Özellikle de Kürt kökenli vatandaslarimiz adini koymaktan hiç çekinmiyorum. Bu operasyonlar hiçbir sekilde baris içinde, huzur içinde, onurlu bir hayat sürmek isteyen siyasi düsüncesi ne olursa olsun hiçbir vatandas kesimine karsi degil. Aksine Dogu ve Güneydogu’da terör örgütünün bütün baskilari altinda kalan, bütün vatandaslarimizi bir hukuk devleti kurallari içinde özgürce yasamak için yapiyoruz. Bir kimlik dikte etmek, asimilasyon için bu laflari söyledikleri için diyorum bunun için yapilmiyor bu operasyonlar” dedi.“BUGÜN BIZI ELESTIRENLER, NORMAL SARTLARDA 12 EYLÜL REJIMINE KARSI ÇIKAN ÇEVRELER” Türkiye’nin Misir’a karsi durusu hakkinda konusan Davutoglu, konusmasini söyle sürdürdü: “Ben akademik hayatta da dis politika hakkinda da eserler ortaya koymaya çalistim, pratikte de büyükelçi olarak, Disisleri Bakani olarak simdi Basbakan olarak bu süreçlerin içindeyim. Tarih dinamik akiyorsa hiçbir sey statik olmaz. Yani benim pozisyonum statik olarak surada dursun demeyiz. Dinamik akan tarihin sartlarina hep uyum göstermek rasyonel dis politikanin bir geregidir. Burada kurulmasi gerek denge surada; Bu rasyonalite ile sizin degerleriniz arasindaki iliski; hangisini önceleyeceksiniz. Yani bir zalim kendi halkini katlediyorsa, muktedir bile olsa o zalim, Suriye’yi kastediyorum ki muktedir degil, bulundugu yerde ona karsi ses çikarmamak senin çikarina diye o degerden feragat edecek misin? Soru burada. Hangi degerler üzerinde dis politika yapilir? Dis politika sadece çikar alani midir, Yoksa deger alani midir? Eger biz dis politikayi sadece çikar alani görürsek, degerlerimizden yavas yavas taviz veririz; siyasetimizin dayandigi hiçbir ahlak, zemin kalmaz. Ama maceraci bir sekilde ulusal çikari göz ardi eden bir idealizme yönelirse bu seferde tabiri caizse Don Kisotluk konumuna gelinir. Eger bir ülkede çok ciddi insani dram yasanmamissa ve insani degerler ayaklar altina alinmamissa, o ülkenin hangi rejimle idare edildigine hiç karismadik. Beser Esat 5 sene önce demokratik miydi, degildi. Ama biz en iyi iliskilere sahiptik. Biz onun rejimine müdahil olmadik. Ama burada bir rasyonalite var. Beser Esat kendi halkini katletmeye basladiktan sonra en önemli degerlerimiz; kiliseler, camiler havadan bombalanip yok edildigi bir dönemde, varil bombalari, kitle imha silahlari; Halep bu hale geldiginde hala çikar öncelikli dediginizde, kimliginizi kaybedersiniz. Ayni sey Misir için de geçerli. Mübarek demokratik bir yolla seçilmis lider degildi. Ama demokrasiyle seçilmis bir lideri de yerinden etmedi. Dolayisiyla Mübarek döneminde Misir ile iliskilerimizi gayet iyi sürdürdük. Onun yönetim biçimini begenmememize ragmen. Arap Bahari baslayip halklar demokrasi talep ettiklerinde de degerlerimiz geregi o demokrasinin yaninda yer aldik. Bugün bizi elestirenler, normal sartlarda 12 Eylül rejimine karsi çikan çevreler. Sayin Kiliçdaroglu ile de bunlari samimi bir sekilde konustuk. Biz bu konuda, degerlerimizden taviz vermeden, insan onurundan ve zalimlerle isbirligi yapmama ilkesinden taviz vermeden herkesle konusur, herkesle görüsür, her adimi atar; iyi sartlar dogdugunda da politikalarimizi gözden geçirmekten kaçinmayiz.”