Demokrasi ve Egitim Stratejik Arastirmalar Merkezi (DESAM) kisa adi FATIH projesi olan ‘Firsatlari Artirma ve Teknolojiyi Iyilestirme Hareketi’nin masaya yatirildigini belirten DESAM Baskani Gürkan Avci, Akilli tahtalarla, tabletlerle, bilgisayar laboratuarlariyla egitimde basarili olunamamis ve olunamayacaktir” dedi.DESAM Baskani Gürkan Avci konusmasina söyle devam etti: “Türkiye’nin demokrasiyi, esitligi, hürriyet, adalet ve seffafligi tüm kurum ve kurallariyla hayata geçirme ve demokratik bir kültür olusturma noktasindaki yetersizligini öncelikle egitim sistemimizin demokratiklestirilmesi ve demokratik kriterlere uygun biçimde yeniden yapilandirilmasi ve isletilmesi gerekiyor. Yani Türkiye’de demokrasinin yerlesebilmesinin ilk kosulu, egitim sisteminin demokratik bir yapiya kavusmasiyla mümkündür. Egitim demokratik bir kavrayisla dönüstürülmedikçe, toplum da, devlet kurumlari da demokratiklesemez. Demokratik egitim sistemleri ‘özgür ve bagimsiz’ kisilikler yetistirirken bizim egitim sistemi ‘kisi egemenligine bagimli’ nesiller yetistirmeye devam ediyor. Bu bagimliligin neticesidir ki siyasetten bürokrasiye, ticaretten sosyal hayata kadar her yerde sikintilar yasiyoruz. Egitim sisteminin en önemli sorunlarindan birisi olarak da, “Icraat yapabilen ve bu icraatin sorumlulugunu tasiyabilen yönetimlerin eksikligi” dir. Milli egitimin basindaki ilk üç bes kisiden hiçbiri egitimci degil, hayatinda tebesir tozu dahi yutmamis. Gerek Milli Egitim Bakanligi gerekse YÖK nezdindeki en üstten en alta kadar terfi ve görevde yükselmelerde torpil, yakinlik ve kayirmacilik liyakatin önüne geçmis durumdadir. Bunlar önemli tespit ve uyarilardir. Egitimi ve egitim çalisanlarini niteliksel anlamda ihmal eden hükümetin egitim politikalarini tez elden ve yeniden masaya yatirmasi gerekiyor. Akilli tahtalarla, tabletlerle, bilgisayar laboratuarlariyla egitimde basarili olunamayacagi ortadadir. Egitim alaninda yapilan hiçbir yenilik ve reform ögretmenlerin proaktif destegi olmadan, egitim çalisanlarinin gönlü yapilmadan ve motive edilmeden basari saglayamaz. Çok samimi ve müdanasiz bir sekilde hem Cumhurbaskani Erdogan’a ve Basbakan Yildirim ve Milli Egitim Bakani Yilmaz’a tekraren hatirlatmak isterim ki kamudaki en düsük maasi aldigi için bunalmis, atama, görevde yükselme ve terfilerde hakki yenildigine inanmis bir egitim ordusundan verim ve yüksek performans beklemeyin lütfen. Fatih Projesine, akilli tahtalara, tabletlere yapilan milyarlarca lira yatirima karsin ögretmenin maasina, hizmet içi egitimine de para, emek ve zaman harcanmalidir. Terörü, kaba, ilkel ve hurafelerle dolu bir egitim sisteminin çiktisi olarak görmeliyiz. Teröre karsi milyarlarca lira harcaniyor. Fatih projesi, tabletler, akilli tahtalar gibi yatirimlara da öyle. Bence çocuk ve gençlerimizi tehdit eden ahlaki çöküntü, kimliksizlik, yozlasma, uyusturucu, içki ve sigara kullanimi gibi tehlikelere karsi kaynak ayirma ihtiyaci daha üst düzeyde bulunuyor. Egitimde yönsüzlügü ve hedefsizligi asil problem olarak görmek gerekiyor. En belirgin ihtiyaç kendi kimligimizi, medeniyet degerlerimizi yansitan ve ayni zamanda bilimsel derinligi ve yeterliligi olan dört basi mamur çagdas, esitlikçi, kaliteli ve parasiz bir egitim sistemidir. Cumhurbaskani Erdogan’in egitim alaninda büyük bir siçrama ve muasirlasma amaciyla ve en güzel niyetlerle startini verdigi FATIH Projesi özelinde önemle belirtmeliyim ki egitim alaninda oldukça basarili olan ülkeler benzer projelerini bir yandan pilot uygulamalar diger yandan teknoloji ile pedagoji arasinda sinerji arayisindaki arastirmalarla sürdürüyorlar. Ülkemizde de paydaslar ve konunun uzmanlari ile beraber iyi düsünülmüs bir proje ile yol haritasinin hazirlanmasi gerekirdi. Bunlara asgari düzeyde dahi önem vermeden, sadece donanim ve teknoloji satan komisyoncu firmalarin ve yaldizli-asirma laf eden ve egitimde teknolojiye yönelik hiçbir çalismasi bulunmayan bürokratlarin nemalandigi FATIH girisimi, egitim sistemimizi daha da olumsuz etkileme pahasina devam ediyor. Oysa, donanim satin almaya harcanacak 5 milyar dolarin okullarimizdaki kosullarin iyilestirilmesi ve ögretmenlerin desteklenmesi için harcanmasi daha iyi olurdu. Dolayisiyla, çocuklari okullarda olan ailelerin ve ögrencilerin- ögretmenlerin bu girisim karsisindaki pasif direnislerini baska türlü anlamlandirmak mümkün degildir. Lakin ögrencilere tablet dagitmakla egitimdeki tüm sorunlar çözülecek gibi yanlis bir hava yaratilmistir. Kamuoyunda da tableti dagitinca, tablete yüklenen bilgiler, aynen çocuklarin kafasina yüklenecek gibi bir intiba olusturulmustur. Kaldi ki hemen her evde internet baglantili bilgisayar bulunuyor, ilave olarak çocuklarin çogunda diz üstü bilgisayar da var. Tableti olanlarin sayisi giderek artiyor. Bazilarinin telefonlari zaten tablet gibi ama çocuklarimizin egitim basarisi durumu ortada. FATIH projesinin en önde gelmesi gereken amaçlarindan birisi egitimde firsat esitliginin, sadece okulda tüm ögrencilere tablet dagitmakla saglanacagini varsaymak hayal olur. Ve yine çok önemli bir husus olarak; okullarda teknoloji kullaniminin ögrenmeye yardimci olmasi için toplumsal bir bilgilendirme ve bilinçlendirme kampanyasi yapmamiz gerekiyor. 21. Yüzyil beceri ve bilgilerini içeren, tablet ve etkilesimli tahta ortami ile bütünlesik olabilecek bir müfredat degisikligi de çok önemlidir. Ögretmenlere etkin bir sekilde hizmet içi egitim ve uygulama destegi verme konusunda da MEB oldukça basarisiz kalmistir. Halen bilgisayar kullanmasini dahi bilmeyen onbinlerce ögretmen mevcuttur. Yüzyilin projesi olarak tanitilan FATIH Projesinin yüzyilin fiyaskosu olmamasi için yürüten her yöneticinin egitimde teknolojiye yönelik bilimsel bir çalismasi ve vizyonu olmasi ve yine ilgili ve tarafsiz akademisyenlerce tetkik edilmesi çok önemlidir.”