Erzurum Egitim Bir Sen 2 Nolu Subesi Baskan Yardimcisi Araz, “Ögretmenlik meslegi daha fazla örselenmesin, siddete çözüm ötelenmesin”

Erzurum Egitim Bir Sen 2 Nolu Subesi Baskan Yardimcisi Ayetullah Araz, yarin kutlanacak olan Ögretmenler Günü öncesi ögretmenlik meslegine yönelik siddet ve örselenen ögretmenlik meslegi ile ilgili sendika binasinda basin açiklamasi yapti. Araz,

1.11.2019 10:25:22 0
Erzurum Egitim Bir Sen 2 Nolu Subesi Baskan Yardimcisi Araz, “Ögretmenlik meslegi daha fazla örselenmesin, siddete çözüm ötelenmesin”
“Egitimciye siddete dur demek, sesimizi yetkililere duyurmak, çözüm bulma iradesini harekete geçirmek için bir araya gelmis bulunmaktayiz. Gündemimiz net, hedefimiz tektir. Egitimciler olarak sesimizin duyulmasini, mesajlarimizin alinmasini, siddete çözümün artik ertelenmemesini, meslegimizin daha fazla örselenmemesini istiyoruz. Siddet, her geçen gün sayi olarak da yogunluk olarak da artiyor, farkli faillerle yeni kulvarlar buluyor, en uzaginda olmasi gereken yerlere bile giriyor; toplumsal baglarimizi çözüyor, gelecegimizi karartiyor. Toplumsal degerlerimiz erozyona ugruyor, insana saygi azaliyor, hürmet yerini siddete birakiyor. Karakter egiticisi, ruh isçisi, gelecegimizin mimari ögretmenlerimiz, ince bir sanati icra ederken kaba bir muameleye maruz kaliyor. Yusuf Elitas, 15 Temmuz darbe ve isgal girisiminde hainlerin kursunlariyla sehit oldu. Senay Aybüke Yalçin, ömrünün baharinda, meslek hayatinin basinda teröristlerin kursunuyla aramizdan ayrildi. Necmeddin Yilmaz ögretmenimiz teröristler tarafindan yolu kesilerek katledildi. Ayhan Kökmen ögretmenimizi, kendini bilmez birinin saldirisi sonucu, görevinin basindayken siddete kurban verdik. Gülhan ögretmenimiz, okul çikisinda sokak ortasinda sirtindan biçaklandi. Yücel Düzci ögretmenimiz, okul bahçesinde saldiriya ugrayan ögrencilerini korurken, gözü dönmüs saldirganlarin siddetine maruz kaldi. Adina kütüphane yaptirdigimiz Necmeddin Kuyucu ögretmenimiz, ögrenci kilikli birinin biçakli saldirisi neticesinde hayatini kaybetti. Aslinda kaybettigimiz, sevgimiz, saygimiz, merhametimiz, sefkatimiz, vicdanimiz, izanimizdir. Egitim-Bir-Sen olarak yaptigimiz arastirmada, son iki yilin fotografi bile siddet olaylarinin nasil giderek tirmandigini ve yasananlarin ne kadar vahim oldugunu göstermektedir. Eylül 2017’den bugüne resmî egitim kurumlarinda 94 ögretmen ve egitim çalisani degisen tür ve düzeyde siddet içerikli eyleme maruz kalmistir. Siddet eylemlerinin yüzde 78’i adli sorusturmaya konu edilmistir. Bu eylemlerin yüzde 58’inin adli sorusturma ve kovusturma süreci devam etmektedir. Sadece üç vakada tutuklama karari verilerek sanik/saniklar tutuklu yargilanmistir. Sonuçlanan kamu davalarinda sadece 5 vakada mahkûmiyet karari verilmis, tamaminda adli para cezasina hükmedilmistir. Arastirma bulgulari, egitim çalisanlarina yönelik siddetin, bireysel eylemler olmaktan çikip yaygin bir sorun hâline geldigini ortaya koymaktadir. Egitim çalisanlarina yönelen siddetin genel ve yaygin bir görünüm arz etmesi, psikolojik ve sosyolojik kökenleri olan toplumsal bir sorun hâline geldigini göstermektedir. Siddeti önleyecek önemli bir aktör olmasi gereken egitimciler bugün maalesef siddetin magduru durumuna gelmistir. Egitimcinin itibarini daha da artiracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karsi koruyacak tedbirleri artik almak zorundayiz. Iste tam da burada meslek kanununa ne kadar büyük bir ihtiyaç oldugu açiga çikmaktadir. Egitimci, siddete karsi yasal güvenceyle korunan, kendisi bizzat siddeti önleyen; egitim ise siddeti ortadan kaldiran bir enstrüman olmalidir. Bunun için, yetkili kisi ve kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar toplumun tüm katmanlarina sorumluluk düsmektedir. Basta Millî Egitim Bakanligi olmak üzere, bütün egitim camiasi, siyasiler, mülki idareler, aydinlar, gazeteciler, aileler bu konuda büyük bir aile oldugumuz suuru ve duyarliligi ile sorumlu davranmalidir. Herkesi ilgilendiren, herkesin ilgili oldugu bir meselede, toplumsal duyarlilik bilinci ve farkindalik olusturmak için herkesin yapacagi bir sey mutlaka vardir, olmalidir. Sendika olarak, siddet sorununun kaynaklarini kurutacak çözümlerin mutlaka üretilmesi gerekliligini her firsatta dile getirdik, getiriyoruz. 2018 Mart ayinda siddete karsi etkili caydiricilik saglayacak yasal bir düzenleme yapilmasi talebiyle Türkiye genelinde egitim çalisanlariyla birlikte imza kampanyasi baslattik ve 520 bin imza topladik. Toplu sözlesme masasina, Kamu Personeli Danisma Kurulu ve Kurum Idari Kurulu gündemine de tasidigimiz talebimizin özü; egitim ve ögretim hizmeti sunumu esnasinda veya verilen egitim ve ögretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle egitim çalisanlarina karsi cebir, siddet veya tehdit kullanan kisilere hapis cezasi verilmesi; egitim kurumlarinda görev yapan personele karsi görevleri sirasinda veya görevleri dolayisiyla islenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayilan suçlardan sayilmasi ve siddet magduru personele karsi islenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsaminda yürütülmekte olan islemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanligin hukukî yardimda bulunmasi noktasinda düzenleme yapilmasidir. Mevcut düzenlemelerin caydirici olmadigi, bilakis siddeti besledigi artik görülmelidir. Sorun üreten bir sistem çare olamaz. Yapilmasi gereken, medeniyet degerlerimizi merkeze alan bir kültür seferberligine ve egitim programina geçmektir. Su da bilinmelidir ki bir tek sebebi ve kaynagi olmayan siddet, ancak topyekûn bir duyarlilik ve bilinçle önlenebilir. Varlik ve medeniyet iddiamizi sürdürmek istiyorsak, bu seferberligi baslatmaya ve basarmaya mecburuz, yoksa piril piril olmasi gereken kalplerine attigimiz karanlik kördügümlerle hem çocuklarimiza siddet uygulamis hem de onlari siddete yönlendirmis olacagiz. Egitim merkezli düzenlemeler ciddi bir duyarlilik ve sorumlulukla yeniden tanzim edilmelidir. Ögretmenlik meslegine itibar kazandirilmali, egitim çalisanlarimiz saldirilara açik, korumasiz, korunaksiz, güvensiz birakilmamalidir. Ögretmenlik Meslek Kanunu, bu husus da göz önünde bulundurularak hazirlanmali ve bir an önce hayata geçirilmelidir. Çocuklarimizi, umudumuzu, gelecegimizi emanet ettigimiz ögretmenlerimiz her bakimdan korunmali, etkinlestirilmelidir. Bu kapsamda, degerler egitimi, aileyi de içine alacak sekilde ve sosyal çevrenin ögrenci üzerindeki muhtemel negatif etkilerinden arindiracak kapsamda yeniden ele alinmalidir. Çünkü eger kalici önlemler alinmazsa yarin çok geç olabilir. Bugün burada en önemli gündemimiz siddet fakat tek sorunumuz siddet degil. Devasa ve dinamik bir yapi olan egitim camiasinin pek çok sorunu bulunmaktadir. Yaptigimiz açiklamalar ve çagrilar neticesinde Millî Egitim Bakanligi’nin ‘Siddet Sifir, Ögretmenler Pekiyi’ sloganiyla atmis oldugu adimi baslangiç açisindan yerinde; egitim çalisanlarina karsi, her türlü siddete veya tehdide basvuran kisilere yönelik Türk Ceza Kanunu’nda ve ilgili mevzuatta yeni yasal düzenleme yapilmasi için bakanliklar arasinda is birligi baslatmasini önemli ve gerekli buluyoruz. Buradan hükûmete, TBMM’ye, siyasi partilere çagrida bulunuyorum. Egitimin, egitim çalisanlarinin sorunlari çözüme kavusturulmadan gelecege umutla bakmamiz, basariyi yakalamamiz mümkün degildir. Onun için diyoruz ki 2023 Egitim Vizyonu lafta da rafta da kalmamali, icraat için bir an önce adim atilmalidir. Ögretmen istihdaminda farkli modellerden vazgeçilmeli, atamalar kadrolu yapilmalidir. Sözlesmeli ögretmenlerimizin acil çözüm bekleyen parçalanmis aile görüntüsüne son verilmeli, aileler kavusturulmalidir. Istihdamda güçlük çekilen yerlerde tesvik sistemi hayata geçirilmelidir. Mülakatla atama yönteminden vazgeçilmelidir. Devlet, kasikla verdigini vergi dilimi kepçesiyle geri almaktan vazgeçmelidir. Finans ve sermaye kesimine bol keseden destek, kamu görevlilerine ise gelir vergisiyle köstek olan yaklasim terk edilmeli, memurun maasini küçülten, yükünü büyüten düsük matrah oyununa son verilmeli, vergi dilimi en fazla yüzde 15’te sabitlenmelidir. 24 Haziran seçimleri öncesinde vadedilen, Cumhurbaskanligi ikinci 100 Günlük Eylem Plani’nda ve 2023 Egitim Vizyonu Belgesi’nde yer verilen 3600 ek gösterge, tüm egitim çalisanlarini kapsayacak sekilde bir an önce hayata geçirilmelidir. Egitim kurumu yöneticilerinin hizmetlerine ragbet edilmesi gereken yerde onlarin töhmet altinda birakilmasini kabul etmiyoruz. Okullarin temizlik, güvenlik, kirtasiye, bakim-onarim, hizmetli gibi en temel ihtiyaçlarini karsilayacak, egitimcileri velilerle karsi karsiya gelmekten kurtaracak, yöneticilerin okulun esas islerine yogunlasmalarina imkân saglayacak okul bütçesi uygulamasina bir an önce geçilmelidir. Kurum yöneticiligi ikincil görev kapsamindan çikarilmali, münhasir kadro verme fikri hayata geçirilmelidir. Atama ve yer degistirme takviminin ürettigi sorunlara çözüm bulunmalidir. Bakanlik, egitimin esas meselelerine odaklanmali; egitim çalisanlarinin taleplerini azami ölçüde karsilayan, magduriyetleri önleyen, adil ve sürdürülebilir bir atama ve yer degistirme politikasi izlemelidir. Ek ders esaslarindaki adaletsizlikler giderilerek ek ders ücretleri artirilmalidir. Basta hizmetli, memur, sefler olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardimci hizmetler sinifi personelinin mali ve özlük haklarinda iyilestirmeler yapilmalidir. Ögretmene haftada birden fazla nöbet görevi verme ve mesai disi zorunlu mesleki çalismalara katilma gibi angaryalara son verilmelidir. Darbe ürünü, antidemokratik kilik ve kiyafet yönetmeliginin kaldirilmasi talebiyle 6 yil önce serbest kiyafet eylem karari aldik. Egitim çalisanlarinin serbest kiyafet konusundaki taleplerine duyarsiz kalinmamali, geregi yapilmalidir. Bu duygu ve düsüncelerle, görevinin basinda canice öldürülen egitim çalisanlarinin acisinin yeni isimlerle katmerlenmemesi temennisiyle, simdiye kadar hayatini kaybeden bütün egitim çalisanlarina Allah’tan rahmet diliyor, siddet olaylarini sona erdirecek tedbirlerin bir an evvel alinmasi, yasal düzenlemelerin ivedi bir sekilde yapilmasi talebimizi bir defa daha haykiriyoruz: Meslegimiz daha fazla örselenmesin, siddete çözüm ötelenmesin.”

Cumartesi 8 ° / -0.5 °
Pazar 6.4 ° / -0.5 °
Pazartesi 0.8 ° / -11.7 °