Genelkurmay Başkanlığı arşivlerinden alınan bilgiler ve araştırmacı Taner Özdemir’in titiz çalışmalarıyla yeniden gün yüzüne çıktı.
Araştırmacı Taner Özdemir, Birinci Dünya Savaşı’nın Cihan Devleti için sadece bir askerî mücadele değil, bir milletin geleceğe dair sınavı olduğunu vurgulayarak, "O zorlu dönemde Erzurum, doğunun serhat şehri olarak cephelerin kalbi hâline geldi. Şehrin bağrından çıkan onlarca kahraman komutan, Osmanlı ordusunun farklı cephelerinde savaşarak vatan savunmasının isimsiz kahramanları oldu. Bu unutulmaz isimler, Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan "Birinci Dünya Savaşı’na Katılan Alay ve Daha Üst Derecedeki Komutanların Biyografileri" adlı iki ciltlik eser sayesinde gün yüzüne çıktı. Eser, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı tarafından hazırlanmış olup, Hülya Toker ve Nurcan Aslan tarafından derlenerek Türk askerî tarihine kazandırıldı" dedi.
"İnsan hikâyelerini anlatan tarihî bir belge"
Kitabın Osmanlı subaylarının eğitim yıllarından cephe görevlerine, rütbe yükselmelerinden savaş sonrası hizmetlerine kadar geniş bir yelpazede bilgi sunduğunu vurgulayan Özdemir, "Bu kapsamlı çalışma, sadece bir biyografi derlemesi değil; aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı’nın insan hikâyelerini anlatan tarihî bir belge niteliğinde" diye konuştu. Bu kıymetli kaynağı Erzurum kamuoyuna kazandıran ve Erzurum’un tarihî hafızasında yeniden canlandıran kişi ise Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Taner Özdemir oldu. Özdemir, Genelkurmay Başkanlığı kaynaklarını esas alarak yaptığı arşiv taramalarıyla, Erzurum’un unutulmuş komutanlarını bir araya getirdi. Sadece bilgileri aktarmakla kalmadı; aynı zamanda Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerinde yaptığı araştırmalarla, bu komutanların belgelerle teyit edilmiş yaşam öykülerini yeniden derledi. Taner Özdemir’in hazırladığı kısa, bilgilendirici yazılar; Erzurum’un kahraman evlatlarına bir vefa duruşu niteliği taşıyor. Her bir metin, o dönemin ruhunu, fedakârlığını ve kahramanlığını bugünün okuruna ulaştırıyor.
Zor Zamanlarda Doğan Cesaret
Özdemir daha sonra şöyle dedi, "Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı ordusu, dört bir yandan kuşatılmıştı. Doğuda Rusya, batıda İngiltere, Fransa ve İtalya gibi güçlerin baskısı altındaydı. Bu çok cepheli savaşta Erzurumlu komutanlar, imparatorluğun en ön saflarında yer aldı. Soğuk, açlık, hastalık ve imkânsızlıklar içinde yürütülen mücadele, onların inanç ve vatan sevgisiyle sürdü. Enver Paşa, Osmanlı ordusunun başkomutanı olarak bu süreçte stratejik kararlar aldı, Padişah V. Mehmet Reşad ise askerlerin moralini yüksek tutmak için dualarıyla ve iradesiyle orduyu destekledi. Ancak cephedeki asıl kahramanlık, Erzurum’un yiğit evlatlarının ellerindeydi. Onlar, hem askeri yetenekleriyle hem de azimleriyle savaşın kaderini belirleyen komutanlardı"
Kurtuluş’a Uzanan Yol
Savaş sona erdiğinde bu komutanların geri çekilmediğini söyleyen Özdemir, sözlerine şöyle sürdürdü, "Bir kısmı, Anadolu’nun işgaline karşı direnişin öncüleri arasında yer aldı. Cephelerde başlayan mücadele, bu kez Kurtuluş Savaşı’nın saflarında devam etti. Erzurumlu subaylar, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yeniden silah başına geçerek, ulusal bağımsızlığın temellerini atan isimlerden oldular. Onların cesareti, Erzurum Kongresi’nde vücut bulan o büyük iradeye de ilham verdi. Çünkü Erzurum, sadece bir şehir değil; bir milletin dirilişine yön veren bir ruhtu"
Tarihe Vefa, Geleceğe Işık
Genelkurmay Başkanlığı’nın hazırladığı kaynak ve Taner Özdemir’in arşivlerde yaptığı detaylı çalışmalar, bugün Erzurum’un askerî ve kültürel mirasının en somut kanıtlarından biri hâline geldi. Yazıların, hem tarih meraklıları hem de genç kuşaklar için birer bellek vesikası niteliği taşıdığını vurgulaya Özdemir, "Erzurum’un yiğit evlatları, bir milletin direnişinin, sabrının ve umudunun sembolü olarak tarih sahnesindeki yerlerini koruyorlar. Onlar, kışın ayazında, yazın kavurucu sıcaklarında yalnızca düşmanla değil, kaderle de savaşan askerlerdi. Her biri, cesaretin ete kemiğe bürünmüş hâliydi. Bugün o kahramanlara vefa göstermek, sadece geçmişi hatırlamak değil; geleceğe inançla yürümek anlamına geliyor. Çünkü tarih, onları unutmayan şehirleri asla unutmaz" dedi.
