Insaf; “yarisini almak, yarilamak”tan yari, yarisi, yarim, orta, buçuk, nisif, adalet, insaf, bir seyin parçasi, yarisi anlamlarinadir.Insaf kendi içerisinde; acimaya, vicdana veya mantiga, adalete, merhamete ve insanliga uygun davranislari barindirir.Bu anlayisladir ki Hz. Peygamber “Insaf dinin yarisidir,” demistir.Adalet hak edene hak ettigini vermektir. Adil olmak demek insafli olmak demektir. Insaf erdemli bir degerdir. Bundan dolayi “Islam’in sarti bes, altincisi haddini bilmek, insaf sahibi olmaktir.”Insafi ya olumlu ya da olumsuz anlamlarda kullaniriz.Olumlu anlamlarda; haktan ayrilmayan, vicdanina uyarak hareket eden ve merhametli olan insana insaf sâhibi denir.Bursevî Tabib Muhammed Bey, onun için söyle der:Çesm-i insaf gibi kâmile mizân olmaz.Kisi noksanini bilmek gibi irfân olmazEger birisi sizi insafli olmaya çagiriyorsa; adaletle muamele etmeye, adil paylasmaya, keseri kendine yontmamaya, nefse degil vicdana uyarak adâletle hareket etmeye, merhametli davranmaya ve yarisini almaya ya da yarisini vermeye çagiriyordur.Zunnun el- Misri (ö,859); dünya hayatinda insafi elden birakmamak gerekir der. “Han ve hanci fanidir. Ancak, insanlik ve yeryüzü fani degildir. Sakin insafi terk etme makami imtihandir bu; gelen gider, giden gelmez iki kapili handir bu,”Adalet yolu kapanmis, gidilecek, siginilacak ve müracaat edecek bir üst makam kalmamissa bu durumda “insafina kaldi” denir. Insafina kalina insan erdemli, vicdanli ve merhametli bir insansa mahkemenin kararindan da yüce olan vicdaninin sesine kulak kesilerek hakka, adalete ve vicdana uygun karar verecektir.Yine insafa kalindigi durumlarda, karsidaki insafa geldi, insafi elden birakmadi dendigi zaman haksizliktan, merhametsizlikten vazgeçip adâletle davrandi, insafsiz davranmadi demektir.Insanimizi bastan asagi vicdan ve insaf sahibi yapmak gerekir.Bu ne insafsiz bir insandir dendigi zaman olumsuz anlaminda kullanilmaktadir.Bazen günlük hayatta, mirasta, ülkenin nimetleri ya da külfeti paylasilirken adil davranilmadigi durumlarda; “El Insaf! Bu kadari da fazla, yeter artik, hakka uy, vicdanina uy” denir. Ya da insafsizlik etme! Yaptigin insafsizlik arsi asti, ! Serzenisinde bulunulur.Leskofçali Galib.Sîme-i âlemde insâf u mürüvvet kalmamis. (Âlemin tabiatinda, huyunda insanliga uygun bir insaf kalmamis) der.Insafli olmak elbette yüce bir erdemdir. Ancak milletler ülkesini, çocuklarinin ve torunlarinin gelecegini baskasinin insafina, vicdanina birakmamalidir.Osmanlinin yikildigi, milli mücadele yillarinda Avrupaci sömürgeci güçlerin insafina siginmaya kalkan basiretsiz ve korkaklara karsi Atatürk tarihe not düsen su meshur görüsünü beyan etti:“Insaf ve merhamet dilenmekle millet isleri, devlet isleri görülemez. Milletin ve devletin seref ve bagimsizligi korunamaz… Insaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk milleti Türkiye’nin gelecekteki çocuklari, bunu bir an akillarindan çikarmamalidirlar.”Demek ki, hür, bagimsiz ve serefli olmak için dilencilikten, el ovalamaktan, baskalarinin insafina ve merhametine siginmaktan bu milletin çocuklarini kurtarmak gerekir.Çok çalismaliyiz. Emegimizi ve kazancimizi adil paylasmaliyiz. Nimette ön sirada olanlar, külfette arka sirada olmamalidir. Sorumluluklarimizda da insafi elden birakmamaliyiz.Hepimiz sunu bilmeliyiz ki, ülkelerin yikimi; “ Rüsvet kapidan girince, insaf bacadan çikar” atasözümüzde belirtilmektedir.Yine üzülerek ifade etmeliyim ki, siyaset ve her kademedeki yönetim adi altinda ülkenin kaynaklarini yandaslik ve reklam adina, oy ugruna insafsizca çar-çur ederek borç batagina batiranlar, birakin bizi, bile torunlarimizi emperyalist ülkelerin insafina terk etmektedirler.Israf en büyük insafsizliktir.Emperyalist ülkelerin zenginliginde kan, gözyasi ve çile vardir. Ülkemizin kaynaklarini kimselere peskes çekmemeliyiz, çektirmemeliyiz.John Steinbeck ne güzel söylemis: “Hayran oldugumuz zenginliklerden hangisi insafsizca davranilmadan elde edilmistir acaba?”Insafa, adalete, hak ve hukuka çagrildiginda kulaklarini tikayan insanlara karsi Niyazi Misri’nin görüsü sudur; “Asagilik insanlar, Allah’a giden yolu bilmedikleri gibi, ögrenmekte istemezler.”