Tarih: 01.02.2019 10:25
ISLAM’IN KADIN SÜNNET ÂDETIYLE IMTIHANI ÜZERINE
Karar Gazetesi 01.05.2020 tarihinde; “Sudan’in geçici hükumeti, -kadinlarin üreme organlarinin üst kisminda bulunan klitorisin bir kisminin kesilmesi uygulamasi demek olan- ‘kadin sünneti’ yapanlarin 3 yil hapis ve para cezasi almasini öngören Ceza Kanunu’nun 141. maddesinde yapilan degisikligi onayladi .” haberini duyurdu.Umarim bu uygulama ve gelenege baskaldiri bize gösteriyor ki; Kara Afrika nasil son yüz yilda sömürgeci Bati ülkelerine karsi bagimsizligini kazandiysa, simdi de sira zihni özgürlüklerini kazanmalarina geldiginin müjdesidir.Bu Afrika’nin özellikle de Misir’in zihni palangalardan kurtulusunun bahari olabilir.Imam Hatip Lisesi’nde okurken ögretmenlerimizden birisi Misir’da Müslümanlar arasinda “kadin sünneti” uygulamasi var demisti. Sonra Ilahiyat Fakültesi’nde de “kadin sünnetini” duymustum.Türkler Müslüman oldugu halde neden bizde bu uygulama yok diye de düsünmemistim.Bunun Islam’in buldugu güzel bir uygulama diye düsünmüstüm. Çünkü erkeklerin sünneti dini bir gerekçeyle yapiliyorsa, kizlarin ki niye olmasin diye kendi kendime çikarim yapmistim. Bir konunun basina Islam’a göre budur ya da böyledir dendi mi akan sular dururdu.Ögretmenlerimin büyük çogunlugu her hangi bir konuda bilgileri sorgulayici, elestirici ve kaynaklara giderek bilgi ögrenmeyi degil, ön kabul ve sorgusuz ögrenme yöntemini benimsedikleri için “kadin sünneti” neden Islamiyet’in bir konusu olmustur diye bir soru sorma cesaretini kendimde bulamamistim. Sorulardan daha çok cevaplar vardi. Arastirmaya gerek yoktu. Geçmis âlimler her seyi düsünmüs ve yazmislardi. Hem sonra biz, kim oluyoruz da fikir yürütüyoruz. Hala ilkokuldan üniversiteye kadar hemen her egitim kademesinde çogunlukla; Sus! Dinle! Sen ne bilirsin!….. yöntemi devam etmektedir. Bu yöntem egitimde uygulandigi için Islam dünyasinin her bakimdan durumu ortadadir.Gelin hep beraber vakit geçirmeden benim soramadigim gecikmis bir soruyu simdi hep beraber soralim: “Kadin sünneti” Islami bir konu mudur?Lütfen susmayalim, konusalim, arastiralim, biz de çok sey biliyoruz diyelim. Bu konuda ansiklopediler, dinler tarihi, antropoloji, hukuk ve tip arastirmalari kitaplari bize bilgi vermektedir.Peki, bu uygulama nereden çikmistir?“ Afrika gelenekleri” kaynakli ve Eski Misir’da çikmistir. “Kadin sünneti” âdetine “Firavun sünneti” denmektedir.Michel Foucault ’a göre bugün oldugu gibi dün de tarihte delilik, hastalik, suç, cinsellik vb. kavramlar iktidar kurumlari tarafindan insani biçimlendirmek için kullanilirdi. Devletin insan vücudu üzerinde tasarruf haklari vardi. Bu nedenle iktidar aygitlari güçlerini fiziksel alanda kullanirlardi. Birey de toplumda uyulmasi gereken kurallarin disina atilmaktan, cinsel yönden kendisine biçilen rollerin disinda kalmaktan korkardi. Modern iktidar aygitlari ise anlayislarini degistirerek fiziksel alandan zihinsel ve psikolojik alana tasarruf haklarini tasimislardir.Iktidar aygitlari tarafindan “Kadin sünneti” gibi fiziksel uygulamalari yapiliyordu. Tarihte bazi bölgelerdeki dini liderler tarafindan insanlarin bu isleme mahkûm edildigi bilinmektedir. Dini bir gerekçe ile bu âdeti yapmak, iktidari elinde bulunduranlarin isini daha kolaylastirmaktadir.Yahudilerin soyunu belli etmek için erkeklerin sünneti Tevrat’ta, Hz. Isa Yahudi soylu oldugu için Incil’de sünnet ettirildigi bildirilmektedir. Ancak sünneti dini bir gerekçeye dayandirilmamasi ve yapilmamasi gerektigini ileri süren anlayis Hristiyan ilahiyatinda anlatilmaktadir.Kur’an ise “sünnet” konusunda sessizligini sürdürmektedir. Çünkü ay be gün gibi ortada olan su gerçegin üzeri nasil örtülebilir: “kadin sünneti” uygulamalari dini bir gerekçeden dolayi degil, daha çok kadinin cinselligini kontrol altina alma çabasi nedeniyle yapilmaktadir.Bunun yaninda Firavun ’un ve tüm diger imparatorluk saraylarinda erkeklere uygulanan “Hadimlik” gelenegi, kölelerin, cariyelerin ve tapinak fahiselerinin kisirlastirilmasi, dogustan sünnet derisinin yapisikliginda yapilan islemler de insan bedenine dini, tibbi ve siyasi gerekçelere dayandirarak istenmeden yapilan tasarruflardi.Geçmiste Sami, Ibrani, Arap, Modal, Amori, Misir, Asur, Babil, Kenan ve Filistinlilerde “sünnet” uygulanmistir.Bugün de dünyada; Misir, Etiyopya, Somali, Kenya, Nijerya, Sudan, Malezya, Endonezya, Yemen, Kuzey Irak, Iran, Suriye, Singapur, Hindistan, Burkina Faso, Brezilya, Meksika ve Peru gibi ülkelerde farkli dinlere mensup insanlar tarafindan yerel bir gelenek olarak 31 ülkede kabile dinlerine, Yahudi, Hristiyan ve Islam’a mensup topluluklarda 200 milyon kadin sünnet ettirilmektedir.“Kadin sünneti” uygulamasinin saglik açisindan bilinen hiçbir yarari olmadigi gibi uygulamanin neden oldugu saglik açisindan; tekrarlayan enfeksiyonlar, idrara çikmada ve âdet akintisinda zorluk, kronik agri, kist olusumu, hâmile kalamama, çocuk dogumu sirasinda karsilasilan komplikasyonlar ve ölüme sebebiyet veren kanamalar gibi karsilasilan sorunlardan bazilarina neden olmaktadir. Bundan ötürü Birlesmis Milletler, Dünya Saglik Teskilati, Uluslararasi Af Örgütü ve çesitli dünya devletleri, “genital sakatlama” olarak adlandirdiklari klitoris kesimini, kadinin kendisi ve dogacak çocuklarinin sagligi açisindan son derece sakincali görmekte ve uygulamayi sona erdirmeye çalismaktadirlar.Arabistan’da cahiliye Araplarinda bu örf vardi. Bu âdeti bazi Islam toplumlarina bugün Islami bir anlayismis gibi uygulanmaktadir. Afrika’da din ayrimi yapilmadan kabilelerde, Misir Kipti Hristiyanlarinda da uygulama yaygindi.Bu adet Islami bir uygulama olmadigi gibi onun ihdas ettigi dini bir yükümlülük de degildir. Ne Kuran’da ne Hz. Peygamberin uygulamalarinda “kadin sünneti” uygulamalarini açik, seçik ve sahih olarak destekleyen dini bir gerekçe yoktur. Hanefiler göre “kadin sünneti” ne sünnet, ne de vaciptir. Örfi bir uygulamadir. Erkeklerin sünnet ettirilmesi de Kuran’a dayali dini bir uygulama olmadigi için Hanefi mezhebinde fikhi hükmü; farz, vacip degil, “sünnet” tir. (Diyanet Ansiklopedisi Sünnet maddesi).Bu anlayisladir ki, Islam öncesi ve Islam sonrasi Türk topluluklarinda bu âdetin yasatilmasina firsat verilmemistir. Ancak, cahiliye âdeti oldugu unutularak, bu âdete dini bir kilif uydurularak Kuzey Irak asiretlerinden ilham alarak ülkemizin Güney illerinden bazilarinda da az da olsa yapilan uygulamalarin varligindan da üzüntü duymaktayiz.Biliyoruz ki bugün birçok cahiliye adetleri Islami bir kilifla ve dini renge büründürülerek ülkemizde yasatilmaktadir. Milli sairimiz Mehmet Akif aklinin erdigi, sesinin çiktigi, dilinin döndügü kadar bu uygulamalara karsi feryadini SAFAHATIN’DA kalemiyle ortaya koymustur.Ilahiyat ve felsefe cephesinde görev yapan bir bilim emektari olarak bu konuyu yazarken akil tutulmasi içerisindeyim, utancimdan yüzüm kizariyor. “Kadin sünnetine” Islami bir gerekçe uydurarak Islami oldugunu söyleyenlere ne diyebilirim!“Ey Islam toplumlari; elinizi tutan mi var!”Yüce Allah’in halis ve ari dinine inananlar, ne zaman bu cahiliye adetlerinden yakasini kurtaracak! Sanirim bu zihniyetle isimiz çok zor, kurtaramayacagiz.Çok sükür ki; Anayasamizin 17. Maddesinde açikça bu uygulamaya karsi bir maddede yer almaktadir: “Herkes, yasama, maddi ve manevi varligini koruma ve gelistirme hakkina sahiptir. Tibbi zorunluluklar ve kanunda yazili haller disinda, kisinin vücut bütünlügüne dokunulamaz; rizasi olmadan bilimsel ve tibbi deneylere tabi tutulamaz.”Umarim Anayasamizda bu madde olmasina ragmen, dünyada korona virüs bahane edilerek ve tekrar basa dönülerek iktidar aygitlari tarafindan bedenlerimize hükmolunacagi günleri yasamayiz.Basta tip arastirmalarina göre insan sagligina bastan asagi zararli olan bu gelenege, tip fakültelerimizdeki kadin tip bilim insanlari ve Ilahiyat fakültelerindeki kadin ilahiyat bilim insanlari bilimsel çalismalarla seslerini yükseltmelidirler.Korona virüs bize tibbin sesine kulak vermemiz gerektigini evlerimize baglayarak daha yakinen ögrettigi gibi “kadin sünneti” konusunda da kulak vermemiz gerektigini ögretmelidir.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —