Tarih: 01.07.2019 10:25

Saat Kulesi kale mescidinin minaresi olarak insa edildi

Facebook Twitter Linked-in

Kule daha sonra devam eden akinlar nedeniyle gözetleme kulesi olarak ta kullanildi Erzurum Kalesi surlari içerisinde bulunan Saat kulesinin ilk olarak kale içerisinde yer alan kale mescidinin minaresi olarak yapildigi ancak daha sonra yasanan isgaller sirasinda gözetleme kulesi olarak kullanildigi belirtildi. 19. yüzyilda minareye çan ve saat yerlestirildiginin belirlendigi belirtildi. Saat Kulesi ve Kale mescdinin 1072 yilinda insa edildigini belirten Sanat Tarihçisi Nihat Sefa Komesli, bu yapilarin Anadolu’da en erken yapilmis Türk Islam yapilarindan birisi olduguna dikkat çekti. Komesli, Saat kulesi ilk basta mescidin minaresi olarak kullanilmis olsa da o dönemlerde akinlarin sürekli olmasindan dolayi gözetleme kulesi olarak da kullanilmaya basladigini dile getirdi. Erzurum Kalesinin kurulusu ile ilgili bilgilerin ne yazik ki M.S. 415 yilindan önceye gidemedigini belirten uzmanlar, Bizans Generali Anatolius tarafindan yaptirildigi bilinen kaleye Bizans kralin adindan ötürü “Thedosiopolis” ismi verildigini, kaynaklarda “Karin” adi ile anilan sehre Araplar “Kali-kale” veya “Kali” adi verdiklerini dile getiriyorlar.Sanat Tarihçisi Nihat Sefa Komesli, Bugünkü Erzurum adinin “Erzen”den gelmekte olup Siirt yakinlarindaki “Erzen”den ayirt etmek için “Erzen el-Rum” adi verildigini animsatarak, “502 yilinda Sasanilerin eline geçen kale sik sik Bizans ve Iranlilar arasinda el degismistir. Erzurum’un Araplarin eline geçisi ise Habib-bin Mesleme zamaninda olmustur. 755 yilina ait bir bilgiye göre kale, Halife Ebu Mansur tarafindan tamir edilerek güçlendirilmistir. 1048 yilinda ise Kutalmis ve Ibrahim Yinal liderligindeki Selçuklu birlikleri bölgeye girmesi ile kale dolayisiyla sehir Türk egemenligine girmistir. Kalenin güneybati kösesinde üzerinde kûfi yazili bir kitabede bulunan saat kulesi (Tepsi Minare-Kesik Minare) yer almaktadir” diye konustu. Erzurum Kalesinin üzerindeki kitabeye göre Erzurum’un en eski yapisi durumunda oldugunu belirten Nihat Sefa Komesli, “Kare bir kaide ile baslayan alt bölüm, beden duvarlarindan itibaren silindirik ve iki renkli tas örgü ile devam eder. Belirli bir yükseklikten sonra tugla örgülü silindirik gövde baslamaktadir. Yukari dogru hafifçe daralan gövdenin serefe altina kadar olan kismi orijinalligini korumaktadir. Serefeden yukarisi batililasma özelligi gösteren ahsap malzemeli eklentidir. 1124- 1132 yillari arasinda hüküm süren Saltuklu beylerinden Ebul Muzaffer Gazi zamaninda yapildigi kitabesinden anlasilmaktadir. Kulenin dogusunda kale duvarinin güney kesimine içten bitisik olan mescitte 12. ve 13. yüzyil özelligi göstermektedir. Doguda, batida, kuzeyde ve kasnak kisminda açilan pencerelerle aydinlatilmis olan mescit, küçük ölçülerde mihraba paralel iki sahandan olusur. Mihrap önü kubbesi distan yöresel bir mimari gelenegi de yansitan yüksek kasnakli konik külahli bir örtüye sahiptir. Mihrap nisi güney duvarinin orta burcunun içine yerlestirilmistir. II. Mahmut Döneminde (1808-1839) onarim gördügü anlasilan güneydogudaki kalenin girisi “Hisar Peçe” olarak adlandirilan bir tür avluya açilir. Burada çesitli mekanlar ve bir hamam yer almaktadir. Kalenin asil girisinin saat kulesinin de bulundugu kösedeki kenar açikligindan oldugu tahmin edilmektedir. Erzurum Kalesi ile elde ettigimiz gravürler ve haritalar kalenin geçmiste durumu hakkinda bilgi sahibi olmamizi saglamistir” dedi.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —