Sofrada tuz degil, plastik tüketiyoruz

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Ögretim Görevlisi Prof. Dr. Sedat Gündogdu, çesitli firmalarin ürettigi tuzlarda yaptigi inceleme sonucunda 16 markanin sofra tuzunun tamaminda mikroplastik tespit ettiklerini söyledi.

1.11.2018 10:25:22 0
Sofrada tuz degil, plastik tüketiyoruz
Prof. Dr. Sedat Gündogdu, Türkiye’nin baslica tuz üretim merkezlerinde üretilen ve Subat ve Mart 2017 tarihleri arasinda piyasadan satin alinan 16 markanin sofra tuzunu incelendiklerini belirtti. 5 deniz tuzu, 6 göl tuzu ve 5 kaya tuzu olmak üzere toplam 16 sofra tuzu örneklerinin Çamalti, Tuz Gölü, Palas Gölü, Seyfe Gölü, Acigöl, Çankiri, Cihanbeyli ve Aksaray’da üretildigini kaydeden Prof. Dr. Gündogdu, yapilan incelemeler sonucunda, 16 markanin sofra tuzunun tamaminda mikroplastik tespit ettiklerini, en yüksek mikroplastik partikül sayisina deniz tuzunda rastladiklarini söyledi.“Türkiye dünya ortalamasinin 3 misli tüketiyor”  Mersin ve Iskenderun Körfezi’ndeki yüzey suyundan aldiklari örneklerle yaptiklari arastirma sonucunun çok ürkütücü oldugunu belirten Prof. Dr. Gündogdu, “Iskenderun Körfezi’nde kilometre karede 1 milyon adet mikroplastige rastladik. Mersin Körfezi’nde durum daha vahimdi orada bu sayi 7 milyona kadar çikiyordu. Biz de bunun denizden elde edilen ürüne yansiyacagini düsündük. Bunlarin basinda da en çok kullanilan deniz ürünü olan tuzu düsündük. Göl tuzlarini da inceleyelim dedik. Göl tuzlarini, kaya tuzlari ve deniz tuzlarini topladik piyasadan ve bunlari çesitli sekilde süzerek içerisindeki mikroplastik miktarini inceledik. Ortaya korkunç rakamlar çikti. Çünkü Türkiye dünya ortalamasinin 3 misli kadar tuz tüketiyor. Dünya Saglik Örgütü’nün önerisi günlük 5 gram bizim tüketimimiz ise yaklasik 15 gram” diye konustu.“Plastikler bir sekilde soframiza kadar geliyor”  Prof. Dr. Gündogdu, deniz tuzu tüketildiginde bir kisinin yaklasik 500 adet mikroplastigi tüketme riskiyle karsi karsiya oldugunun altini çizerek, “Göl tuzunda bu sayi 200’lere kadar düsüyor. Kaya tuzlarinda ise daha da düsük oluyor. Yüzde 50’ye kadar düsebiliyor bu sayi. Bu da denizlerin ve göllerin ne kadar kirli oldugunun göstergesi. Çünkü tuz denizden veya gölden aliniyor. Denizlerimiz kirli oldugu için bunlar tuza bir sekilde yansiyip soframiza kadar geliyor. Kaya tuzlarindaki problem ise sadece denizlerin degil havanin da mikroplastiklerle kirlendigini gösteriyor. Çünkü kullandigimiz elbiselerin birçogu plastikten, polyesterden, akrilikten, viskozdan yapiliyor. Bunlar bir yikamada yaklasik 700-800 bine yaklasik plastigi ortama salabiliyorlar. Bunlar da bir sekilde hava akimlariyla ortamlarda, yemek yedigimiz tabagimiza gelebiliyor. Mesela bir kaya tuzu isleme fabrikasinda çalisan isçi plastikten yapilmis bir elbise giyiyorsa tabi o elbiseden kopan parçalarda tuzun içerisine bulasacaktir” seklinde konustu. Tuzlarin çogunun plastik poset içerisinde satisa sunuldugunu kaydeden Prof. Dr. Gündogdu, bu durumda plastik posetten kopan parçalarin tuza girdigini belirtti.“Pazara giderken file kullanilmasi gerekiyor”  Türkiye genelinde satisa sunulan tuzlarda mikroplastik arastirmasi yapan Gündogdu, sunlari söyledi: “Piyasadan topladigimiz 16 farkli marka tuzun 16’sinda mikroplastik tespit ettik. Asil alinmasi gereken önlem tek kullanimlik plastiklerin üretiminin ve piyasaya sürümlerinin sinirlandirilmasindan geçiyor. Çünkü tek kullanimlik plastiklerin geri dönüsümü oldukça düsük. Türkiye bu anlamda iyi bir karneye sahip degil. Bu yüzden tek kullanimlik plastiklerin azaltilmasi gerekiyor. Vatandasin eski tüketim anlayisina dönmesi gerekiyor. Pazara giderken poset yerine annelerimizin, ninelerimizin kullandigi filelerin kullanilmasi gerekiyor.”