Tarih: 01.02.2019 10:25

SUYA SABUNA DOKUNMAMAK

Facebook Twitter Linked-in

“Suya sabuna dokunmamak” bir deyim. Hiçbir isle ugrasmamak. Hiçbir sorumluluk almamak, Bir isi oldugu gibi birakmak. Tembellik yapmak. Islerini baskasina gördürmek. Suç sayilabilecek davranislardan kaçinmak.    Kimseyi incitmeyecek biçimde davranmak gibi genis anlamlara gelmektedir.Korona virüs nedeniyle bütün dünyanin gündeminde “suya sabuna dokunmamak” degil, “suya sabuna dokunmak” deyimi deger kazandi.   Herkes suya sabuna dokunmaya çagrilmaktadir. Bu maddi yönden her insana verilen bir ödevdir. Manevi yönden de her birey cinsiyet, irk, inanç ve statü farklarini öteleyerek insanligin bir parçasi ve gezegenin bir üyesi oldugunun bilincine sahip olmasi ödevidir. Herkes bu sorumluluktan kaçamaz.Çünkü insanin kendini temizlemesi tarihte bazi toplumlar için bile bir statü meselesidir. Japonya’da on sekizinci yüzyilda askeri rütbe ve tarihsel unvana sahip üst siniftan olan sogunun biri, bir gün avlanirken hacet gidermek istedi. Köylüler asagi siniftan oldugu için onlarin tuvaletini kullanmayi reddetti. Köylünün tuvaletine gitmek yakisik almazdi. Köylünün evinin ortasina hacetini giderdi. Köylü bu duruma öfkelenecegi yerde, bundan onur duydu. Bütün komsularina gururla gösterdigi diski, köyde büyük bir kiskançlik duygusuna neden oldu.   Yine sogunun kendi evinde tuvaleti bir merasim gerektirmekteydi. Efendileri ihtiyaç gidermek için çömeldiginde bir hizmetkâr onu yelpazeliyor, digeri ise hacet yerini kurulamanin onuruna sahip olduguna inanarak isini yapiyordu.Roma dönemine dayanan bir âdete göre, Avrupa kentlerinin sakinleri, evlerdeki hacet giderdikleri kabin malzemesini pencereden sokaga bosaltmak suretiyle kurtulurlardi. Görgülü ve nazik erkekler kadinlarin sol yaninda yürüyerek, pencereden gelebilecek pisliklere karsi onlara kalkan olurlardi. Bu adet bugün de sürmektedir. 1666 Avrupa’da bas gösteren veba salgininda sokaklarda biriken diskilar, pislik ve çamurlar dayanilmaz hal aldigi için sokak temizleme isi için memurlar atandi. Bunlara lesçi deniyordu.Ancak veba salginini pislige degil, kuyrukluyildizlarin ugursuzluguna yoranlar da vardi. 1680’de, çok büyük korkular salan bir kuyrukluyildizin görünmesi üzerine, Iskoçya’nin seçkin din adamlarindan biri, kuyrukluyildizlar “isledigimiz günahlardan ötürü ilahi adaletin ülkemiz üzerindeki belirtileridir, çünkü Tanri hiçbir ülkenin halkina bunca öfkelenmemistir.” der.Yine vebanin ortaçagda pek sik görülmesinin nedeni cinlere kimi zaman da Tanri’nin öfkesine baglaniyordu. Dahasi Tanri’nin öfkesini yatistirma yöntemlerinden birisi de “Yahudileri yok etmekti.” Bu nedenle Bavoria’da öldürülenlerin sayisi on iki bini bulmustu” der Bertrand Russell Din ve Bilim adli eserinde.Hindistan’ dan ticaret kervaniyla Osmanli kenti Bagdat’a gelen Yahudi tüccarlar salgin hastaliklarin nedeni gösteriliyordu. Onlar lanetlilerdi.1911’de Erciyes Gazetesi’nde; “Kolera adim adim Erzurum’dan ilerlemektedir.” haberine yer veriyordu. Yapilacak en önemli tedbir; evlerin ve helalarin kireçlenmesi, sokaklarin hayvan diskisindan temizlenmesi ve su birikintilerinin giderilmesiydi. Bu akilci bir çözümdü.Bugün dünyamizda ve ülkemizde içilebilir temiz suya ulasmada herkes esit sansa sahip degil. Sair bagiriyor, oglum bir su ver, bardagi degil, suyu yika da ver. O durumdayiz.Sabun önemli bir temizlenme araci. Kim bulduysa insanliga ne degerli bir ürün armagan etmis. Sabuna da ulasmak sanildigi gibi herkes için kolay olmamistir. Tifüs salgininda aylarca cephede yikanmayan askere sabunu kim verecekti. II. Dünya savasi nedeniyle ülkemizde sabun karneyle verilmekteydi.  Esir düsen askere kim sicak su ve sabunla yunma ve yikanma imkâni hazirlayacakti. Hapishaneler ve zindanlar, suyu olmayan yerlesim yerleri hep temizlige hasrettir. Buralarda her türlü hastaliklar kol gezmekteydi.Bugün tip bilimi, pisligin hastalikla iliskisini kanitladigi gibi virüslerin yaverlerinin suni kokular ve suni tatlandiricilar oldugunu da kanitladi.  Bes duyumuzu özellikle de koku ve tat yollarini aldatarak ve onu çaresiz birakarak suya sabuna dokunmadan yasayacagimizi sandik. Kendi kendimizin düsmani olduk. Kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye attik. Vücudumuzu her bakimdan çaresiz biraktik. Istilaci virüsler, mikroplar da bizi cezalandirmaktadir. Öyle de oldu.Korona virüsün yaptigi ölümcül salgin hastaliklar bir taraftan da bilimin degerini ortaya koymaktadir.Yine kisilik olarak da gerçegi söyleyebilen, yazabilen, elestiri yapabilen, riyakâr ve münafik olmayan kisaca erdemli insan olmayi yani “suya sabuna dokunan ” insan olmayi da ögretmektedir.“Suya sabuna dokunmamak” hem maddi hem de ruhi bakimdan kirli kalmak demektir. Gelin suya sabuna dokunmayan degil, suya sabuna dokunan insan olalim. Birbirimize ikramimiz su olsun. Su gibi aziz olalim. Yasadigimiz yeri yesertelim. Hem maddi hem de ahlaki temiz bir çevreyi ellerimizle yaparak,  yasamaya azmedelim.Tesekkürümüz öncelikle canla basla fedakârca çalisan tüm saglik personeline, güvenlik mensuplarina ve tarlada el emegiyle çalisan bizler için üreten köylüleredir. Dualarimiz tüm insanligin sagligi, iyiligi ve güzelligi içindir. Vefat edenlere rahmet, tedavi gören hastalara da acil sifalar diliyorum.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —