Tarih: 01.12.2018 10:25
TBMM’de bütçe görüsmeleri basladi!
Hazine ve Maliye Bakani Berat Albayrak, TBMM Genel Kurulu’nda 2019 yili Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifinin sunus konusmasini yapti. 2019 yili Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 yili Kesin Hesap Kanun teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüsmelerinin yogun bir çalisma temposu sonunda tamamlandigini belirten Albayrak, konusmasinin makro ekonomik gelismeler, 2017 yili merkezi yönetim kesin hesabi, 2018 yili merkezi yönetim bütçe gerçeklesmeleri, 2019 yili merkezi yönetim bütçesi, kamu finansmani, gelir politikalari ve uygulamalari bölümlerinden olusacagini ifade etti.Albayrak, 2017 yilinda küresel ekonominin üretim, yatirim ve uluslar arasi ticarette güçlü bir performans gerçeklestirdigini, ekonomik aktivitenin 2018 yilina da güçlü bir baslangiç yaptigini ancak kisa vadeli risklerin belirginlesmesi ve yilin ortalarindan itibaren göreceli bir ivme kaybi yasadigini aktararak, “Bu ivme kaybi özellikle gelismekte olan ülkelerde farklilasan büyüme performanslarindan kaynaklanmistir. Amerika Birlesik Devletleri ve Japonya ekonomileri olumlu bir yorum sergilerken, Italya’daki bütçe açigi ve kamu stoguna dair endiseler Brexit kaynakli belirsizlikler ve ABD kaynakli gümrük tarifeleri uygulamalariyla Avro bölgesindeki ekonomik büyümenin yavaslayabilecegine dair endiseler bu noktada etkin hususlar olmustur. Jeopolitik riskler ve sikilasan finansal kosullarda degerlendirildiginde IMF, OECD ve Dünya Bankasi gibi uluslararasi kuruluslar 2019 yili küresel büyüme tahminlerini asagi yönlü revize etmislerdir” seklinde konustu. Albayrak, konusmasina söyle devam etti:“DÜSEN PETROL FIYATLARI DA ÖZELLIKLE PETROL IHRACATÇILARINI OLUMSUZ YÖNDE ETKILEYECEKTIR”“Son dönemde düsen petrol fiyatlari da özellikle petrol ihracatçilarini olumsuz yönde etkileyecektir” diyen Albayrak, “2017 yilinda yüzde 4.7 büyüyen gelismekte olan ülkelerin asagi yönlü risklerin dengeleyen güçlü iç ve dis talebin etkisiyle 2018 ve 2019 yillarinda da ayni oranda büyümesi beklenmektedir. Çin iç talepteki zayiflama, ABD ile yasadigi ticari gerilim ve ekonomideki yapisal dönüsüm sürecine bagli olarak daha ilimli bir büyüme performansi sergilemesi beklenmektedir. Çin ekonomisinin 2018 yilinda yüzde yüzde 6.6, 2019 yilinda ise yüzde 6.2 büyümesi beklenmektedir. 2016 yilindan bu yana petrol fiyatlari, artan talep, jeopolitik riskler, üretim kisitlamalari ve bazi petrol ihracatçisi ülkelere yönelik yaptirimlar nedeniyle yil içerisinde 85 dolarlik varil brent seviyesine kadar yükselmistir. Son dönemde ise küresel petrol talebindeki yavaslama ve ABD’nin Iran’in petrol ihracatina iliskin yaptirimlar konusunda içinde Türkiye’nin de oldugu 8 ülkeye geçici muafiyetler vermesi brent petrolün 60 dolar seviyesine gerilemesinde etkili olmustur” degerlendirmesinde bulundu.2018 yilin ilk çeyreginden sonra artan küresel ticari gerilim, Amerika Merkez Bankasi FED’in sikilastirici para politikasi ve dolarin güçlenmesi ile gelismekte olan ülkelere yönelik sermaye akimlarinin ivme kaybettigini bildiren Albayrak, “Önümüzdeki dönemde gelismis ülkelerde ekonomik büyümenin hiz kesmesi ticari gelirin azalmasi ve Avrupa Merkez Bankasi ile Japonya Merkez Bankasi’nin parasal normallesmeyi zamana yaymasi beklenmektedir. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde gelismekte olan ülkelere yönelik sermaye akimlarinin devam edecegi ancak son yillarin altinda gerçeklesecegi öngörülmektedir. Önümüzdeki döneme iliskin olarak ticari gerilim finansal oynakliklardaki artis ve yükselen borçlanma maliyetleri küresel ekonomik görünüm üzerinde baski olusturacak risk unsurlardir. Finansal piyasalarda artan risk algisi ile elverisli finansal kosullar kademeli olarak sikilasmaya devam edecektir. Orta vadede küresel ekonomi açisindan asagi yönde risk faktörleri agirligini korumaktadir” ifadelerini kullandi.Bakan Albayrak, konusmasina söyle devam etti:“Son birkaç yilda yasadigimiz iç ve dis soklar makroekonomik istikrarimizi olumsuz etkilemistir. Bu soklari bertaraf etmek amaciyla ekonomiyi canlandirmaya yönelik uygulamaya koydugumuz mali tedbirler destekleyici makro ihtiyadi politikalar KGF araciligiyla saglanan krediler ve olumlu dis konjektörün etkisiyle 2017 yilinda yüzde 7.4 güçlü bir büyüme performansi elde ettik. Bu büyüme performansi ile Türkiye G20 ülkeleri arasinda en hizli büyüyen ülke olmustur. 2018 yilinin ilk yarisinda Türkiye ekonomisi yüzde 6.2 büyüyerek küresel ve yerel ölçekte ki birçok belirsizlige ragmen güçlü seyrini sürdürmüstür. Yilin ilk yarisinda büyüme tarafindaki pozitif görünümün devam etmesinde tüketim ve yatirim kanalindan gelen güçlü katkilar belirleyici olmustur. 2018 yilin 2. çeyreginden itibaren gelismekte olan ülkelere yönelik risk algisinin bozulmasi ve FED’in faiz artislari ile uluslararasi sermaye akimlari yavaslamistir.Bu süreçte dis finansman ihtiyacimizin yaninda Türkiye ekonomisine ve Türk Lirasi’na yönelik spekülatif saldirilar neticesinde ülke risk primimiz yükselmis ve Türk Lirasi deger kaybetmistir. Finansal piyasalarda gözlenen bu dalgalanmalari azaltmak, likidite sikisikliginin gidermek finansal istikrar desteklemek ve piyasalarin etkin isleyisini saglamak amaçlariyla Türk lirasi ve dövizi kitlesine yönelik gerekli tedbirler alinmistir. Bu kapsamda bankalarin swap islemlerinde yüzde 25 özkaynak siniri getirilmesi mevduat hesaplarinda stopaj oranlarinin ayarlanmasi ihracat bedellerinin yurt içine getirilmesi döviz olarak yapilan sözlesmelerin TL cinsinden hazirlanmasi gibi birçok önemli adimlar atilmistir. Bu tedbirlerin finansal piyasalar üzerindeki etkileri olumlu sekilde görülmeye baslamistir.”BÜYÜME TAHMINIYilin 3. çeyreginde kur ve faiz de yasanan dalgalanmalarla birlikte dis finansman imkanlarinin azalmasi neticesinde iç talebin ivme kaybettigini kaydeden Albayrak, “Ancak aldigimiz tedbirler ve uyguladigimiz politikalarla ekonomideki olumsuzluklari en aza indirdik. Iç talepteki daralmayi mal ihracati ve turizmdeki güçlü performansla dengeledik. Yeni ekonomi programimiza göre siki para ve maliye politikalari uygulanarak ekonomideki dengelenme süreci etkin bir sekilde yönetilecek enflasyon cari islemler ve dis finansman ihtiyaci kaynakli risklerimizi minimize eden sürdürülebilir bir büyüme patikasi izlenecektir. Bu dogrultuda büyümenin 2018 yilinda yüzde 3.8, 2019 yilinda ise yüzde 2.3 olarak gerçeklesmesini öngörüyoruz.Ekonomimizdeki güçlü büyümenin yani sira destekleyici is gücü politikalarinin etkisiyle istihdamda oldukça iyi bir performans elde ettik. 2018 yili Ocak-Agustos döneminde ortalama yillik istihdam artisi 836 bin kisi olarak gerçeklesmistir. Böylelikle 2018 Agustos dönemi itibariyle istihdam edilenlerin sayisi 29 milyona ulasmistir. Bu dönemde isgücü piyasasina yönelik uyguladigimiz tesvikli politikalar istihdam artislarina katki saglamaya devam etmistir. Ancak buna karsilik is gücünün artmasi ile issizlik oranlari da bir miktar yükselis göstermistir. 2018 yili Agustos dönemi itibariyla manset issizlik orani yüzde 11.1 olarak gerçeklesmistir. 2018 yili genelinde isgücü arzinin artmaya devam etmesi, ekonomik dengelenmenin belirginlesmesi ve yavaslayan iç talep nedeniyle issizlik oraninin bir miktar artarak yüzde 11.3 olarak gerçeklesmesini görüyoruz. Önümüzdeki dönemde ekonomik yavaslamaya ragmen isgücünün tekniklerinde ve is olanaklarin da saglanacak iyilesmeler ve uyguladigimiz politikalar isgücü piyasasini ve ekonomiyi desteklemeye devam edecektir” açiklamasinda bulundu.“ARALIK AYINDA DA ENFLASYONLA MÜCADELEDE GÜÇLÜ BIR PERFORMANSI YAKALAYACAGIMIZA INANIYORUZ”2016 yilindan bu yana enflasyona dair gelismelerde temel olarak döviz kurundaki artis basta olmak üzere enerji ve ithalat fiyatlari islenmemis gida fiyatlariyla güçlü talep artisinin belirleyici oldugunu söyleyen Albayrak, “Özellikle 2018 yilinin 2.çeyreginde tüketici ve üretici enflasyonu hizli bir artis kaydetmistir. Son enflasyon rakamlari ise yüksek enflasyona karsi atilan adimlarin ve enflasyonda topyekun mücadele programinin basarisini ortaya koymustur. Yeni ekonomi programi sonrasindaki dengelenme süreci kur ve faizlerden sonra enflasyon göstergelerinde de etkisini göstermeye baslamistir. Kasim ayi itibariyle tüketici enflasyonu bir önceki aya göre yillik bazda 3,62 puan gerileyerek yüzde 21,62 olarak gerçeklesmistir. Bu sürecin para ve maliye politikalarimizdaki güçlü durusla desteklemeye devam edecegiz. Kasim ayindan sonra Aralik ayinda da devam edecek KDV ve ÖTV indirimlerinin ve enerji fiyatlarinda zam yapilmayacak olmasinin etkisiyle enflasyonla mücadelede güçlü bir performansi yakalayacagimiza inaniyoruz. Buna ilave olarak kurun daha istikrarli patikaya oturmasi ve petrol fiyatlarindaki düsüs dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Böylece YEP’teki 2018 hedefimizi yakalayacagimizi öngörüyoruz” dedi.“Ekonomideki dengelenme süreci dis talep yönünden beklentilerimizden çok daha olumlu yönde seyretmektedir” ifadesini kullanan Albayrak, “2017 yilinda 157 milyar dolara yükselen yillik ihracatimiz dis ticarette artan korumacilik ve jeopolitik risklere ragmen 2018 yilinda bu artisi sürdürerek Kasim ayinda yillik bazda 168,1 milyar dolarla bugüne kadar ki en yüksek degerine ulasmistir. Insallah yil sonu itibariyle 170 milyar dolarlik hedefi de yakalayacaktir. 2018 yilinin ilk 10 ayi itibariyle en büyük ihracat pazarimiz olan AB ekonomisine yönelik ihracatimiz yüzde 15,5 artarak toplam ihracatimizin yüzde 50,3’ünü olusturmaktadir. Turizmde yasanan toparlanma cari açigin düsmesinde etkili olmustur. Artan turist sayisina bagli olarak turizm gelirlerinde de önemli artislar yasamistir. Ülkemizi ziyaret eden yabanci sayisi 2018 yili Ekim ayinda yillik bazda 38.9 milyon kisi ile rekor seviyelere ulasmistir ve turizm gelirlerimiz de Eylül ayinda yillik bazda bakildiginda 24.9 milyar dolara ulasmistir. Bölgesinde bir cazibe merkezi haline gelen ülkemizin önümüzdeki dönemde bu rakamlari çok daha yukarilara tasiyacagina inaniyoruz” diye konustu.“EKIM VE KASIM AYLARINDA DA CARI FAZLA VERECEGIMIZI HEP BIRLIKTE GÖRECEGIZ”Bakan Albayrak söyle konustu:“2018 yilinin Mayis ayindan itibaren cari dengede çok ciddi bir iyilesme yasandigini görüyoruz. Agustos ve Eylül aylarinda verilen cari fazlalardan sonra Ekim ve Kasim aylarinda da cari fazla verecegimizi çok yakindan hep birlikte görecegiz. Çekirdek cari denge olarak nitelendirilen altin ve enerji hariç dengede 2018 yili Haziran ayi itibariyla bugüne kadar bu egilimde fazla vermeye devam etmis, Eylül ayinda bu rakam 5.1 milyar dolar seviyesine yükselmistir. 2018 yil sonunda cari açigin yeni ekonomik program ile öngördügümüz 36 milyar dolarin altina inmesini bekliyoruz. Son dönemde finansal piyasalarda yasanan dalgalanmalara karsi bankacilik sektörü saglikli ve güçlü yapisini korumus finansal istikrari ve reel ekonomiyi desteklemeye devam etmistir. Ayrica yeni ekonomi programinda belirledigimiz çerçevede bankalarin mali yapilari ve aktif kaliteleri yakindan izlemekte ve sektörün mali yapisini güçlendirecek kapsamli bir politika seti uygulanmaktadir. Bankacilik sektörünün aktif kalitesinin en önemli göstergelerinden biri olan ve sektörün kredi riskini gösteren kredilerin takibe dönüsüm orani 2018 Ekim ayi itibariyle yüzde 3.5’tir. Sermaye yeterlilik orani ise ayni dönemde yüzde 18.2 olarak gerçeklesmistir.Bu oran hedef oran olan yüzde 12’nin oldukça üzerinde yasal sinir olan yüzde 8’in 2 katindan daha fazladir. Küresel ekonomideki riskler ve yavaslayan büyüme ortami göz önüne alindiginda Türkiye ekonomisinin sermaye akimlarindaki hizli degisimlere ve jeopolitik risklere karsi zayif kalmasinin önüne geçilmesi bütün bu çerçeve güçlü durus çok büyük bir önem arz etmektedir. Bu çerçevede içinde bulundugumuz ekonomik dengelenme sürecinde yüksek borçlanma maliyetlerini azaltacak yatirimci ve tüketici güvenini artiracak ve döviz kuru istikrarini saglayacak adimlari attik ve atmaya devam ediyoruz. Bu süreçte uygulayacaginiz maliye politikalari bütçe disiplini ve kamu tasarruflarin artirilmasi makro ekonomik temellerin güçlendirilmesi açisindan büyük önem arz etmektedir.Türkiye 2002 yilindan bu yana uyguladigi mali disiplin ve ihtiyatli makroekonomik politikalarla kamu maliyesinde küresel ölçekte örnek gösterilen bir ülke haline gelmistir. Kamu maliyesinde 2002 yilindan bu yana yaptigimiz reformlar sayesinde bütçe açiklarini ve borç stoklarini çok düsük seviyelere indirdik. Küresel krizin yasandigi 2009 yili hariç son 14 yildir genel devlet açiginin Gayri Safi Yurtiçi Hasilaya orani yüzde 3’Ün altinda gerçeklesmistir.”
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —