Tarih: 01.12.2016 10:25
Terörün yasattigi acilara tabutla dikkat çekti
Ögretim üyesi profesör ilginç performans gösterisini tabuta tasidiErzurum’da ögretim üyesi profesör, terörün yasattigi acilara karda tabut performansiyla dikkat çekti. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Ögretim Üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Kavukçu, karli alanda ilginç performans sergiledi. Tabutun, geçmisten günümüze bir simge olarak, yasam ve ölüm arasinda bir nesne olarak yerini aldigini belirten Prof. Dr. Kavukçu, performansiyla dikkatleri çekti. Kar ve tipi altinda tabutu tasiyan, içerisine girip üzerini karla kapattiran Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Ögretim Üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Kavukçu, performans gösterisini gayesini söyle anlatti: “Mezar nasil insanin öldükten sonra yattigi yer ise, tabut da bir nevi onun ölümünde yine ona eslik edecek bir nesnedir. Hatta tabutun hayat ve ölüm arasinda bir kapi görevi teskil ettigi söylenebilir. Insanin ölümü ve ölüm düsüncesi üzerine bir çok filozof ve din alimi fikir yürütmüstür. Ölümün bir son oldugu, ölümün bir son degil bir baslangiç oldugu tartisilmistir. Insanda ki ölüm korkusu üzerine teolojik, felsefi, edebi kitaplar yazilmis, güzel sanatlarda sayisiz resim, heykel yapilmistir ama ölümün insana yakinligini ve insanin içinde olustugunu en iyi anlatanlardan biri olan Rainer Maria Rilke -Malte Laurids Brigge’nin Notlari- adli romaninda dillendirir. ‘Meyve içinde çekirdegi nasil tasirsa, insan da içinde ölümü öyle tasir.’ Belki de ölümün insana yakinligi ancak bu kadar izah edilebilirdi.”“Bu çalisma özellikle teröre tepki amacini da içinde barindirmaktadir” Mehmet Kavukçu, ölümü en çok hatirlatan nesnelerden biri ile temsili bir performans gerçeklestirdigini kaydederek, “Sanatçi performansta bizi, varlik ve yokluk, yasam ve ölüm, ayrilik ve kavusma, siddet ve sükunet gibi birbirine zit duygular üzerinde düsünmeye tesvik ediyor. Sonsuzluk algisi ölümün soguklugunu hissettirme çabasi ile siddetli soguk ve karla birlikte kendine anlam aramakta, soyut-somut varlik iliskilerini de kurmaktadir. Dis ve iç dogada yaratilmis olan yatay-dikey, doluluk-bosluk, siyah-beyaz gibi sanatin ve yasamin temel verilerini dikkat çekici bir sekilde kullanmaktadir” dedi. Kavukçu, karin bir anlamda safligi ve temizligi temsil ettigini belirterek, sunlari söyledi: “Bu performansta, mekanin ölüm düsüncesi ile örtüsen yönlerini, sanatin yol açici ve umut verici olusunu da ele alinmaktadir. Doganin ölümünü anlatan, ayni zamanda kontrast olarak korunmasi, beslenmesi, yenilenmesi ve siddetli soguktan etkilenip zarar görmeden bahara varabilmesini de ifade eden kar ile sinirsiz bir espas ilgisinde kendi düsüncesini ifade eden sanatçi, ölüm ve yasam iliskisini de sorgulamaktadir. Sanatçi, bir gün kendisiyle de bulusacak olan, bir anlamda sonsuz yolculugun ilk adimi bu nesne ile bütünlesik bir yasam sergilemektedir. Bu bütünlesme insanlara ölümün varligini, ondan korkulmamasi gerektigini, onun kaçinilamaz oldugunu da hatirlatarak bir iliski kurma çabasi içine girmektedir. Bu çalismamla, insanimiza en büyük acilari yasatan, belki de ölümün en sert yüzü ile karsilasilan terör ve siddetin kasip kavurdugu bu dünyada, her an yasanilabilecek olan ölümden korkulmayacagi anlayisini da betimledim. Bu çalisma özellikle teröre tepki amacini da içinde barindirmaktadir. Babasi sehit olan bir çocugun ‘Babam bu kutuda ne ariyor?’ sorgulamasi ile tetiklenen bu çalisma, Necip Fazil Kisakürek’in ‘Tabut’ ve Nazim Hikmet’in ‘Cenaze Merasimim’ adli siirlerinin anlam iliskisi ile de derinlik kazanmaktadir. Performansin gerçeklestirilebilmesi için yaptigi katkilarindan dolayi Rektörümüz Prof. Dr. Ömer Çomakli ve yönetimine tesekkür ederim.”Ilginçliklerin pesinde kosuyor Geçtigimiz yillarda kisin hurda otomobilleri küp bir düzenek yardimiyla havada asili tuttuktan sonra, islatarak buzla kapli bir heykele dönüstüren Prof. Dr. Kavukçu, siddete tepki vermek amaciyla kombinadan satin aldigi 15 öküz basini, Güzel Sanatlar Fakültesi önünde yine küp seklinde bir düzenege asip, islatarak buzla giydirme yapmisti. Prof. Dr. Kavukçu, Erzurum-Bingöl karayolunda giysilerine bagladigi uzun siyah kurdelelerle hizi 80 kilometreye varan firtinaya karsi kosan çalismalari ile de dikkatleri üzerine çekmisti.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —