Feridun Fazıl Özsoy


24 TEMMUZ ve LOZAN ÜSTÜNE…

24 TEMMUZ ve LOZAN ÜSTÜNE…


 

Önceki gün 24 Temmuz’du

Türk Basınından sansürün kaldırılışının yıldönümü...

*

Öte yandan Yedi Düvelle savaştan yeni çıkmış, yorgun ama mutlu, geleceğe umutla bakan Türk Milleti’nin bağımsızlığının uluslararası alanda kabul edilip, belgelendiği Lozan Barış Antlaşmasının da yıldönümü…

Kısaca 24 Temmuz, siyasi tarihimizde çok önemli bir tarihtir…

***

24 Temmuz 1908 tarihinde Osmanlı Sultanı 2.Abdülhamit, Meşrutiyeti ilan eder… 

Meşrutiyetin ilanı ile Parlamento açılır ve ülkede demokrasi adına çok olumlu gelişmeler yaşanmağa başlar…

O güne kadar İstanbul’da yayımlanan 3-5 gazete vardır ve onlara da sarayın sansürü devam etmektedir… 

İkinci Meşrutiyetin ilanı ile birlikte basın ve yayın organlarında sansürsüz, yoğun bir artış gözlenir… 

İletişim tarihçileri bu dönem için ‘İstanbul’da Basın Patlaması yaşandı…’ diye yazarlar...

O gün sadece İstanbul'da 353 gazete ve dergi, yayın hayatına başladı.

İşte o tarihten beri Türkiye’de 24 Temmuz tarihi,  Türk Basınından sansürün kaldırılışının yıldönümü ve Basın Bayramı olarak kutlanmaktadır…

*

Bugün gazetecilerin büyük kısmı zor ekonomik ve mesleki koşullar içinde çalışmakta ve 24 Temmuz tarihini Basın Bayramı olarak kutlayamamaktadır.

Gazetelerin, Sözlü ve Görüntülü Basının, Gazeteci Emekçilerinin ve Meslek Örgütlerinin ortada yığılı dağ gibi sorunları mevcut…

Türkiye’nin bağımsız bütünlüğüne kastettiği için değil (Kanaatimce bütünlüğümüze ve bağımsızlığımıza kastetmek isteyenlere en büyük ceza verilmeli…)  yaptığı haber yüzünden tutuklanan gazeteciler varken, mevcut mesleki sorunlar çözüme kavuşmamışken hangi bayram, nasıl kutlanacaktır.

Bugün ülkenin Batılı anlamda Basın Özgürlüğüne ihtiyacı vardır.

Bu, aynı zamanda her tür medya için de olmazsa olmazdır...

Demokrasilerin gelişmesi ve rahat hareket etmeleri anlamında buna gereksinim vardır...

Ayrıca 24 Temmuz tarihinin bu günde Meslek Örgütleri düzenlemesine ve gelişmiş Basın Yasasına ihtiyaç duymaktayız.

*

Evet, sorunlarımız orta yerdedir ve Sorumluluklarımız onun önündedir…

Sorumluluklarımız, her türlü terörü ve bölücülüğü kınamaktır…

Sorumluluklarımız, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünden yana olmaktır…

***

1.Dünya Savaşı sonrası yenilgi yaşayan Osmanlı, büyük toprak kaybına uğrar ve Payitaht İstanbul itilaf devletlerince işgal edilir… 

Elinde kalan son topraklar Anadolu; Fransız, İtalyan, İngiliz ve Yunan kontrolündedir…

Koca Türk Milleti’ne yaşaması için Erzurum ve İç Anadolu’da birkaç il bırakılmıştır, o da şarta bağlanmıştır…

O cepheden, bu cepheye koşan Türk Milleti başsız ve dahası umutsuzdur…

İşte bu koşullarda 19 Mayıs günü İngiliz ve Rum kontrolündeki Samsun’a çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşları; önce Amasya Genelgesi ile tespit yapar, sonra Erzurum ve Sivas Kongreleri ile aldığı  kararları dünyaya ilan ederek, Ankara merkezli Milli Mücadeleye tüm yurt genelinde başlar…

Başkomutanlık Meydan Savaşı kazanılarak düşmana nihai darbe indirilir ve önce İzmir’e, sonra da  İstanbul’a girilerek Kurtuluş Savaşı sonlandırılır…

Şimdi sıra bu muhteşem zaferi taçlandırmak için masa başına; Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Yunanistan, CCCP, Yugoslavya, Belçika, Portekiz, Romanya ve  Japonya’yla eşit olarak oturmaya gelmiştir…

Lozan, Türkiye’nin ikinci kuruluşudur...

Lozan, Misâk-ı Millî’dir…

Lozan, işgalden ve sömürgeden kurtuluştur

Kısaca Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün güvence altına alındığı, büyük güçler tarafından tescil edilip, imza altına alındığı bir antlaşma belgesidir… 

***

Türk Basınından sansürün kaldırılışının ve Lozan Barış Antlaşmasının yıldönümü kutlu olsun…