Feridun Fazıl Özsoy

Tarih: 10.03.2022 14:14

 DİK DURUŞ  ve MİLLİ HASSASİYET…

Facebook Twitter Linked-in

 

Erzurum 12 Mart törenlerine hazırlanıyor…

12 mart Erzurum’un  Ermeni vahşetinden kurtarılışının yıldönümü…

Her 12 Mart gününde ve öncesinde Erzurum’un çevresinde Ermeni kıyımını yaşamış köylerdeki toplu mezarlar ve ziyaret edilir, Ermenilerce katledilen  masum insanların ruhlarına Fatiha  gönderilir, aziz hatıraları önünde saygı ile anılır.

Bu törenlerin bir başka amacı daha vardır…

Bu geçmişte yaşananları unutmamak, ders almak, genç nesillere yaşananları aktarmak ama asla kin gütmemektir…

En büyük ve anlamlı törenler de Alaca ve Yeşilyayla’da yapılır…

Erzurum ve bölgede tespit edilip de açılan onlarca, belki yüzlerce toplu mezardan sadece ikisinin bulunduğu köylerdir  bunlar…

*

Gerek Rus tarihçiler ve gerekse Rus ordusu mensubu subaylar Ermenilerin  akıl almaz cinayetlerinden iğrenerek bahsediyorlar.

Kazım Karabekir de anılarında 12 Mart günü Erzurum’a girdiğinde gördüğü manzara çok büyük bir üzüntü ile anlatıyor.

Yine aynı şekilde Şevket Süreyya Aydemir ‘Suyu Arayan Adam’ isimli eserinde; askerlik için gittiği Sarıkamış yolunda Cinis Köyünde gördüğü vahşeti anlatır.

*

Erzurum ve çevresinde zulme uğramamış tek bir aile dahi bulamazsınız.

 Kimi aileler yok oldu, kimileri de doğdukları toprakları terk etmek zorunda kaldı…

Öyle ki  kalanlar,  vatan toprağını işgal eden Rus’u, Ermeni’den daha iyi ve insani buldular.

Antranik ve Marzmanof’a bağlı Ermeni komitacılar, Erzurum ve Kars çevresinde öylesi katliam yaptı ki, bu isimlerin telaffuz edilmesi dahi insanlara hakaret olarak kabul edildi.

Genç nesillere tarihte yaşananlar, tarihçilerin ağzından anlatılmalı ve milli bilinç mutlaka ayakta tutulmalı.

Ama asla kin ve nefret öğretilmeden…

Milli bilinç ve milli duruş sağlanmalı…

*

Geçmişte yaşananlar hafızamızda duruyor ama değerlendirmesini tarihçiler yapsın diyoruz.

Yıllarca ABD’de ya da Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde yaşayan Diasporanın yaptığı ve yapmağa çalıştığı gibi değil…

Diasporanın kendi varlığının sürdürebilmesi ve Ermenistan üzerinde nüfus sahibi olabilmesi Türkiye ve Türk düşmanlığına endekslenmiş bir halde… 

Diasporanın yaşadığı ülke parlamentoları da Ermeniler’den gelecek oylara göre politika belirliyor.

Yani karşılıklı çıkarlar söz konusu…

Geçmişte yaşananlar kimsenin umurunda değil…  Zaten böyle olsaydı Amerikalılar Kızılderili ve Zenci kıyımlarını parlamentolarında tartışır ve başkentlerinin göbeğine önce kendi soykırım anıtlarını dikme zorunda kalırlardı.

Fransa, Cezayir’deki katliamın veya  Korsikalılar’a halen uygulanan  insan hakları ihlallerinin hesabını verebilir mi acaba…

***

Zaman zaman ülkeler  parlamentolarında ,ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde, milletimizi, özellikle de Doğu Anadolu Bölgesinde yaşayan insanlarımızı yaralayan, Ermeni menşeili  tasarıları  kabul ediyorlar.

Biliyoruz ki, bu tasarıya evet diyenler yüksek çıkarlar peşindeki küçük insanlar…

Bırakın tarih bilgisini, coğrafyayı da tanımayan,dünya atlasında Türkiye’nin ve Erzurum’un yerini dahi bilemeyecek kişiler bunlar…

Evet dedikleri tasarı, bizim için sadece bir kağıttan ibaret…

Biz dik durmalı , Üniversitelerimiz ve tarihçilerimizle dünyaya gerçeği anlatmağa devam etmeliyiz.

Sözde soykırım tasarısına evet diyenler bilmeli ki;

Türk  Milleti, tarihi boyunca kendine yapılanları affetmedi ama  kindar da  olmadı…

Ve asla kan davası gütmedi…

Buna mensup olduğu milli ve manevi değerleri izin vermedi.

Büyük Millet olmak bu olsa gerek…

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —